🃏 Nuri Harun Ateş Neden Olmasın

Nuri Harun Ateş ; 16 Nisan akşamı Kafası Karışık Kontrtenor performansı ile ZAZ Cafe Bar Restaurant Mavişehir - İzmir Sahnesinde sizlerle Toggle navigation Etkinlik.io Vebunun için dinî ilimlerde de akıl ve naklin önemi apaçıktır. Gerçekten İslâm'da da ilâhî kanunları bildiren delil dört tanedir: Kitap (Kur'ân), sünnet, ümmetin icmâ'ı (büyük fakihlerin, dinle ilgili bir konuda görüş birliğinde olmaları) ve kıyâs. Bunlardan ilk üçü kesin isbat, dördüncüsü de açıklayıcıdır. Albümün açılışını yapan klasik “Onursuz Olmasın Aşk” ve Gökben’in “Lafı Mı Olur”unda ise beklenmedik derecede iyi bir iş çıkarıyor Ersoy. Nuri Harun Ateş ve Yeliz YaşarNuri Öztürk Kur'an-ı Kerim Meali. O der ki: "Rabbim, beni neden kör haşrettin, ben gören biri idim?" Süleyman Ateş Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü ve Kerim Vakfı işbirliğiyle gerçekleştirilen törende Prof. Dr. Nevzat Tarhan 20 Aralık'ta açılışı yapılacak Avrasya Tüneli'nin adı neden Mevlana olmasın? Diyerek Mevlana’nın Doğu ile Batı arasında köprü olabilecek fikirler ürettiğini söyledi. Mevlana’ya sadece bizim değil GeçmişeSusmasını Söyle (Nuri Harun Ateş ile birlikte) Tarih: 18 Aralık 2018; Format: Dijital; 2019 Geçmişe Susmasını Söyle (Ogün Dalka Remix) (Nuri Harun Ateş ile birlikte) Tarih: 18 Haziran 2019; Format: Dijital; 2019 Geçmişe Susmasını Söyle (Bilal Karaman Akustik Versiyon) (Nuri Harun Ateş ile birlikte) Tarih: 18 Haziran 2019 ReşatNuri Güntekin, 27 Kasım 1889 'da askeri doktor olan Nuri Bey ile Erzurum valisi Yaver Paşa'nın kızı Lütfiye Hanım'ın oğlu olarak İstanbul 'da doğdu. Babasının mesleği nedeniyle çocukluk yılları boyunca birçok il gezdi. İlk öğrenimini Çanakkale 'de Mekteb-i İptidai'de yaptı. RaduMarian, Mitch Grassi(Pentatonix), Cenk Yüksel, Nuri Harun Ateş, Celal Eldeniz, Cem Adrian, Kaan Buldular, Doğan Cem, Cenk Karaferya 18 Ağustos 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Tolga Siner, Don Krim, Philippe Jaroussky, Senesino (1680-1750), Farinelli (1705-83), Caffarelli (1710-83) ve Velluti (1780-1861) gibi memur maaşları azsa neden kimse istifa etmiyor 282; öldürmeyip süründüren şeyler 219; sağlık çalışanı değiliz biz doktoruz 164; şu an dinlenen şarkıdan bir cümle 13; flörtleşilen kadının çocuğunun olduğunu öğrenmek 124; çirkin kadının güzel gelmeye başladığı an 31; joao pedro geraldino dos santos galvao 16 v7OVDlT. dar-ül loveda harika performans gösteren güzel sesli boyalı kuş. an itibariyle disko kralında bizi şaşırtan kişi. hafif kırık bir tip ama inanılmaz bir ses. bang bang cover'ı dan dan'ı mükemmel söyledi. 28 nisan gecesi disko kralı'ında sergilediği performansı izlemek için bi zahmet tıklayınız gayet eğlenceli tatlı saygılı bir adam olmakla beraber yeteneği daha 2 prova yapıp çıktığımız disko kralında halkın sesi ile bkz wuuuuuuuuuuuu bu kanıtlanmıştır. sahne şovları ve sesiyle dikkat çeken sanatçımız su sıralar garajistanbul, mahalle gibi yerlerde çıkıp çatır çutur şarkılarını söylüyor. allah sesine zeval vermesinkiiii bizde çalalım dimi buda kingo disko okan hatırası bizlerden sizlere sadece bir kış masalını soylemesini dinlemek icin her hafta izlemeye gidebilecegim sanatcı "dar-ül love" oyunun muhteşem oyuncusu... 26 ekimde garajistanbul'da verdiği konserde seyircilere unutulmaz dakikalar yaşatan, ileride çok daha iyi yerlere geleceğini düşündüğüm yetenekli sanatçı. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın. Harun gerek işine olan aşkı, gerekse sahip olduğu nefis sesiyle çok özel bir sanatçı. 2018’in sonlarına doğru Sezen Aksu ile düet yaptığı yeni şarkısı Geçmişe Susmasını Söyle’yi yayınladı. Şarkı yayınlanır yayınlanmaz hemen üzerine Harun ile oturup konuşmak istedim. Hem Harun’un müzik geçmişini, hem de bu özel şarkının hayata geçiş sürecini ilk ağızdan sizlere aktarmak istedim. Detayları gelin hep birlikte Nuri Harun Ateş’ten dinleyelimMüzik hayatına nasıl girdi? İzmirliyim ben İzmir’de büyüdüm. Girit göçmeni bir ailenin çocuğuyum. Anneannemin annesi mandolin çalarmış, babaannem ise çok güzel şarkı söylerdi, ama müziğin içinde büyüdüğümü söyleyemem. Tabii evimizdeki Coşkun Sabah—Anılar kasetini saymazsak. Tabii bir de karışık oyun havaları kaseti. O kaset ki beni dalağım şişene kadar oynatmıştır. Hele içindeki Azize’ şarkısı yok mu, işte o şarkı fon müziğidir bebekliğimin. Üzerime annemin kıyafetlerini giydiğim gibi başlarmışım oynamaya tabii büyüyünce ne olacaksın diye sorduklarında cevabım “Dansöz” olurmuş. İşte böyle başlamış hikâyem tabii annem eczacı babam eczacı o yüzden kimsenin aklında gerçekten dansöz olma ihtimalim yok. Zaten olamadım da, içimde kaldı resmen neyse yolum allahtan sahneye çıktı da çok da uzaklaşmamış oldum ilk hayalimden. gülüyorYani anlayacağınız müziğin içinde denizin ortasındaki bir tekne gibi bir oraya bir buraya savrulup yolunu bulmuş biriyim. Aynı bir tekne gibi ben de bir sürü yere yanaştım ama sahnede olacağım en baştan beri belliydi, çocukluğumdan beri bunu istiyordum, garip bir kendini anlatma, onaylanma, sevilme dürtüsüyle doğmuşum yapacak bir şey yok. Ama insanı hayat savuruyor oradan oraya. Konservatuara girişim, operayla tanışma, yeteneğimin farkına varışım derken yıllar kariyerime bakınca aslında engeller benim yolumu çizdi diyebilirim. Annemin, giyip oynadığım kıyafetlerimi elimden alıp yasaklaması, konservatuara girme isteğimin her yol denenerek engellenmeye çalışılması, her türlü farklılığımı törpülemeye çalışan bir çevre ve hiçbirine eyvallah demeyen bir ben. Şimdi şimdi tahlil edebiliyorum baya garip bir bünyem varmış, bana bir şeyi yapma deyin, sonra ben onu nasıl yapacağımın bin tane yoluyla geri geleyim. Yani özetle müzik her şeyle mücadele etmemin en keyifli yoluymuş ve bu yüzden içsel olarak ona yönelmişim dönüp baktığında şu anki kariyerine bakınca ailenle olan bu süreç için neler söyleyebilirsin?Zaman kaybettim benim gibi bir çocuk hayal etmemişti zaten ailelerin en büyük sorunu da bu bence çocuk olmadan hayal kurmaya başlamak. Neyse dediğim gibi sanatla alakalı bir aile değillerdi ve aile mesleği olan eczacılığı sürdürmemi bekliyorlardı. Mesela annem sürekli şöyle derdi “ Bizim ailede sanatçı yok, sen nereden biliyorsun yetenekli olduğunu “gülüyor. Açıkçası bilmiyordum, zaten anneme bile utana sıkıla yan odadan şarkı söyleyebilmiştim ilk defasında düşünün. Şimdi mesela Aleyna Tilki’ye bakıyorum, o küçücük yaşında kendine güvenine ve yaptığı güzel şeylere, eminim acayip bir aile desteğiyle garip bir şekilde ne kadar engellendiysem o kadar çalıştım sonra da her şey değişti zaten. Bizim annemle aramızda çok büyük bir sevgi vardı hep ve o sevgi annemi daha tutucu, daha el alem ne der’ gibi yaşayan biriyken, daha bana dönük, aramızdaki sevginin her şeyden daha önemli olduğunu fark edip beni destekleyen biri haline sayılı kontrtenor birisin. Kendini nasıl geliştirdin ve bu 50 kişiden biri oldun?Az önce dediğim kariyer yolculuğumu bir gemiye benzetirsek, bu gemi bir sürü yere yanaştı ve yanaştığı yerlerden biri de operaydı. Aryaları çalıştıkça, hem sesimin hem ruhumun yatkın olduğu yeri buldum. Her şeyin başladığı yer de izlediğim bir Farinelli adlı filmdi. O filmdeki aryaları kendi kendime söylemeyi deneyince ve söyleyebilince bu garip durumu araştırmaya başladım ve eğitim hayatım konservatuvar değiştirdim, en sonunda İsviçre’den burs aldım ve orada okudum. Dünyada sayıca kontrtenorların az olmasının sebebi gerçekten de az rastlanır bir ses türü olması ve üzerine eğilinmesi gereken bir zor bir eğitim süreci olması. İşini iyi bilen bir Foniyatrist tarafından eğitilmeniz gerekiyor, ben Türkiye’de sevgili Profesörüm Güzin Gürel’i buldum, ülkenin en iyi hocasıdır ona çok şey borçluyum. Türkiye’de okullarda sesime zarar verilmediyse veya ben kendi sesime zarar vermediysem Güzin hanımın bana öğrettikleri sayesindedir. Yurt dışındaki hocalarımdan da çok şey öğrendim. İnsan yorumculuk yolculuğunda dinlediği seslerden de çok şey öğreniyor. İlham aldığı insanlardan, iyi şarkıcılardan da kendine birçok şey katıyor. Kontrtenor olarak çok sevdiğim Andreas Scholl daha sonrasında hocam oldu zaten. Keza Sezen Aksu, Ayten Alpman, Nilüfer, Ajda Pekkan gibi ders verircesine şarkı söyleyen şarkıcılarımız var. Hepsi hikâye anlatıcısı bu isimlerin. İşte konservatuvar eğitimim ve bütün bu harika sanatçıların izini sürmek beni bugünlere getirdi. Kafası Karışık Kontrtenor’ nereden çıktı, bir hikâyesi var mı?Evet bu benim lakabım, kendim koydum kendime, ironik gibi duruyor fakat değil aslında. Kafam da repertuvarım da karma karışık tıpkı hayatlarımız gibi. Barok müzik söylerken nasıl bir sonraki şarkı Müslüm Gürses şarkısı olabilir?’ diyenler oluyor. Ben her zaman söylediğim şeyi söylüyorum bu durumu merak edenlere. Sezen Aksu da, Pavarotti de, Müslüm Gürses de, Maria Callas da aynı yere dokunmaya çalışıyorlar. Söyledikleri şarkıda hissettikleri şeyi, sana da hissettiriyorlar. Bu onların yorum gücünden yayınladığın albümünden bu yana hayatındaki tecrübeleri de düşünerek. Şimdi kendi geldiği noktada nasıl değerlendiriyorsun?İlk albümüm benim sahne şovumun albümüydü. Samsun Demir ile öyle bir karar almıştık. Samsun bey bu yönde öneride bulunmuştu, sahnede şovunda nasıl söylüyorsan aynı şekilde stüdyoya gir ve bu albümü kaydet’ demişti, o albüm de bu şekilde çıktı aslında. Teatral ve organik soundlu bir albümdü. Fakat bu albüm öncesinde ve sonrasında benim yaptığım şarkılar vardı. Şimdi sıra onları dinleyiciyle buluşturmaya geldi. Sezen’e şarkıyı göndersek albümüne alır mı?Gelelim Sezen Aksu ile düet yaptığın Geçmişe Susmasını Söyle’ye, senden dinlemek isterim bu şarkının hayata yollarımız Çağlar Yerlikaya ile yıllar önce kesişti. Didem Peker bizi tanıştırdı. Çağlar da şarkı sözleri yazan, kendi kitaplarını çıkartan, hep kelimeler ve yazıyla işi olan harika birisidir. Birlikte bir şeyler yapalım diyor ama bir türlü denk getiremiyorduk. İlk albümde Makyaj’ adında bir şarkım var sözleri Çağlar’a ait. Trans bireyleri anlatan çok özel bir şarkı. Şarkının sözlerini ilk duyduğumda beni acayip etkilemişti. Çağlar’a izin verirsen bu sözleri bestelemek istiyorum dedim ve sonrasında ilk şarkımızı yapmış olduk. Sonra bu yan yanalığın ikinci şarkısına geldi sıra, 2011 senesiydi, bir gün oturduk Çağlar ile geçmişten, kapanmayan hesaplardan, yaralarımızdan bahsederken yaşadığım sert bir hikâyemi anlattım ona. Çağlar bir hafta içinde “Geçmişe Susmasını Söyle”nin muhteşem sözleriyle geri döndü ve ben de besteledim. Sonra şarkıyı koydum bir kenara, çünkü şarkının enerjisi o kadar ağırdı ki, söyleyemeyeceğimi düşündüm o dönemde. Hatta bu şarkıyı başkasına verelim dedim Çağlar’a, o da tamam dedi. O dönem kime verebiliriz filan diye düşünüyoruz, bir yandan da kimseye vermek istemiyorum ama düet mi yapsam biriyle diyorum. Bir şekilde tek başıma söylemek istemedim bu şarkıyı. Sonra bu konu gitti geldi aramızda ve şarkı bir köşede kaldı. Bu sırada ben az önce senin de bahsettiğin sahne şovum olan Kafası Karışık Kontrtenor’ albümünü yayınladım. O albüme eklenmedi yani şarkı, neden?Şarkı’yı söylemeye de paylaşmaya da hazır değildim. Bu nedenle elim gitmedi albüme koymayaBu arada geçen dönemden sonra mı düet hikaye 2016 yılında başladı. Bir gün Kanyon’da Naim Dilmener ile karşılaştık, oturup sohbet ettik biraz. O dönem Sezen Aksu’nun son albümü çıkmak üzereydi, Naim bey albümdeki şarkıları dinlemiş çok heyecanlıydı. O anda aklıma bizim Çağlar ile yaptığımız şarkı geldi, dedim böyle bir şarkımız var, biz ikimiz de Sezen’e aşığız, belki Sezen Hanım’ın da hoşuna gider, albümünde söyler dedim. Naim Bey de yollayıp fikrini alalım neden olmasın’ dedi. Ondan sonra aynı gece Sezen Hanım’dan Naim Bey’e cevap gelmiş, Naimcim albümü tamamladım, mix mastering tamamlandı, 10 gün içinde yayınlanacak, yeni bir şarkı ekleyemem. Fakat şarkıyı çok sevdim, Harun ne istiyorsa yapmaya hazırım’ demiş. Ben tabii delirdim, ne yapacağımı şaşırdım ve beraber bir kahve içelim bana o yeter dedim. Sonra Sezen Hanım ile düet yapma talebini nasıl ilettiniz?Sezen Aksu ile aynı şarkı içinde buluşmak o kadar büyük bir şey ki. Her insanın ilham aldığı sanatçılar, divalar vardır; Ajda Pekkan, Nilüfer, Nükhet Duru, Sezen Aksu gibi. Bu insanlar ile aynı şeyi yapıyor gibi görünsek de onlar her zaman çocukluğumda bana hayaller kurduran şarkılarıyla ellerimden tutan kahramanlarım olarak kalacaklar. Sezen Hanım benim için ışıl ışıl parlayan kraliçe. Hal böyle olunca Sezen Hanım’a bu şarkıda düet yapalım mı demek gerçekten de aklıma gelmedi. gülüyorNaim Bey’e nasıl “benimle düet yapmak ister mi acaba” dedim, hala aklım almıyor. gülüyor Naim Bey de soralım tabi, belki de olumlu bakar’ dedi. Sezen Hanım’dan da hemen yanıt geldi tabi ki seve seve yaparım’ diye. Düşününce Sezen Hanım bugüne kadar kimlerle düet yaptı Tarkan, Muazzez Abacı, Yaşar Gaga, Özdemir Erdoğan ve Levent Yüksel yani bu isimleri düşününce benim de kendisiyle düet yapacak olduğuma uzun süre inanamadım ve tabii Çağlar İngiltere’de ben burada resmen günlerce ağladık bu habere. İlk konuştuğumuzda Sezen Hanım’ın kendi albümü çıkmıştı sonrasında takip eden dönemde de başka önemli gündemleri oldu, uygun vakit ancak 2 sene sonra geldi. 2018 yılında Açık Radyo’ya fon sağlamak için Naim Bey Sezen Hanım ile program yapıyordu. Ben de programı dinliyorum, dinlemeye doyamıyordum tabii. Sonra Naim Bey’e “program harika ikinizi de dinlemeye doyamıyorum” diye tweet attım. Program bitiminde Naim Bey Sezen Hanım’a benim düet konumu sormuş ve üzerinden 2 ay geçti geçmedi Canan Çelikçi Hanım’dan telefon geldi ve düet kayıt sürecimiz başladı, Canan hanım da çok yardımcı oldu, resmen rüya gibi bir dönemdi. Hala da o rüyayı tamamlandıktan Sezen Aksu ile sonradan bir araya geldiniz mi? Sezen Aksu ile ilgili söyleyebileceğim en net şey, hayatım boyunca onunla tanışma hayali kurdum. Tabii herkes starların ne yaptığını, nasıl yaşadığını merak edip onlarla ilgili kafasında kurgular yaratıyor. Bense onunla tanışınca kafamda canlandırdığım her şeyin aynısıyla karşılaştım, buna o kadar şaşırdım ki sanki hiç tanışmamışız gibi hissettim. O kadar bizim gibi, gördüğümüz gibi birisi ki, gerçekten de evden çıktığımda sanki onunla tanışmamış gibi hissettim, Sezen Aksu’nun sahneden size geçen samimiyeti var ya, o işte aynen normal hayatta da öyleydi. Peki bu şarkıdan sonrası için neler var aklında?Bu şarkı kesinlikle benim için bir milat. Ama bir yandan da sonrasını planlamadım. Şunu demek istiyorum, bunu şarkı yayınlandıktan sonra Sezen Hanım aradığında da söylemiştim. Ben bu kadarını bile hayal etmemiştim. Resmen uzay boşluğunda gibiyim gülüyor. Sezen Hanım da tamam artık yeter yeni hayaller kur, bunu artık düşünme bu oldu artık!’ şarkılarım var, tabi ki onları da yayınlayacağım. Hatta 2 tanesinden bahsedebilirim. Biri Erhan Güleryüz’ün 20 sene önce yaptığı bir beste. Üzerine yeni sözler yazdım, Sezen Hanım da dinledi çok sevdi, çok duygulandı. Bir tane de anneme yazdığım bir şarkı Ay Demem Yasakmış’ adında. O da annemle geçmişteki yaşadıklarımızın hesap dökümünü yaptığım çok komik bir şarkı. Yani işte böyle böyle devam edecek. gülüyor Nuri harun ateş ile ilgili tüm haberler için doğru yerdesiniz. Güncel, son dakika Nuri Harun Ateş haberleri ve en sıcak haber akışını bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz. Nuri harun ateş konu başlığı ile ilgili haberler tarih ve giriş saatine göre aşağıda sıralanmıştır. Son yayınlanan haber ilk sırada yer almaktadır. En güncel haberler listesi üzerinden merak ettiğiniz konuyla ilgili tüm gelişmelerden haberdar olabilirsiniz. Toplam 1 Nuri Harun Ateş haberi yer almaktadır. Güncelleme Tarihi 0000 Kafası Karışık Kontrtenor’ Sezen’le düet yaptı10 Mayıs 2019 ADI Nuri Harun Ateş. İzmirli. Anne Girit, baba Selanik göçmeni. İkisi de eczacı, ama o bir müzik tutkunu. O bir bir sesi var. Kontrtenor, ses kası yapısı ve rengi nedeniyle kadın ses aralığında şarkı söyleyebilen erkek opera yorumcularına verilen ad. Çocukluğu annesinin kıyafetleriyle ayna karşısında şarkı söyleyip dans ederek geçiyor. 6 farklı konservatuvara devam ediyor. Çok çalışıyor ve hep hayal kuruyor. Ve bugün, o hayalleri bir bir gerçekleşiyor...- Şu aralar Sezen Aksu’yla yaptığın “Geçmişe Susmasını Söyle” single’yla anılıyorsun. Üstelik DNR’da en çok satılan single’larda bir numarasınız. Nedir hikâyesi?Şarkımızın temelleri canım dostum Çağlar Yerlikaya’yla birlikte atıldı. Geçmiş üzerimize geliyordu ve ağırdı. Çağlar, bu sohbetimiz üzerine bu şahane şarkı sözlerini yazdı, ben de Sonra? Sonra hayatımı değiştiren müzik yazarı Naim Dilmener’le karşılaştım. 2016’ydı ve Sezen Aksu yeni albümünü çıkarmak üzereydi. Dilmener’e şarkıdan bahsettim, “Sezen’e yollayalım mı? Belki sever şarkımızı, söyler albümünde” dedim. O da “Neden olmasın, bir şansımızı deneyelim” dedi. Ve o gece cevap geldi, “Albümü tamamladım, ekleme yapamam fakat şarkıyı çok sevdim, Harun ne isterse yapmaya hazırım!”- Sen n’aptın peki?Kafayı yedim! Düşün, Sezen Aksu’dan söz ediyoruz, “Harun ne isterse yaparım!” diyor. Şaka gibi... Beni tanımıyor bile ama şarkımı beğenmiş, sesimi beğenmiş! Aman Allah’ım, mutluluktan öldüm. İşte düet fikri böyle doğdu. Ve ben sonra Sezen Aksu’yla düet yapma mutluluğunu yaşadım. Hâlâ da rüya gibi geliyor, arada “Ya uyanırsam?” diye Devamını Oku Dünyanın en ilham veren 8 kadınından biri Dilek Livaneli9 Mayıs 2019 O, Dilek Livaneli. Müthiş kadınlarımızdan biri. “Dünyanın en iyi 50 öğretmeni” arasında seçilen ilk Türk...Hepimize rol modeli bir köy öğretmeni... Şahane bir Çalıkuşu’... Hatırlayacaksınız, Kumköy İlkokulu’nda esnek sınıf modeli, duvarsız eğitim, öğrencilerin sosyal yaşantılarının çeşitlenmesine yönelik periyodik gezi programları, akademik başarıları arttıran sanat çalışmaları, annelerin okula dahil edilmesine yönelik üretim atölyeleri gibi pek çok şeyi hayata geçirdi ve tüm dünyadan bu şahane eğitimciye ödüller süredir İngiltere’de yaşıyor. Kumköy İlkokulu aynen devam, başında Dilek Öğretmen’in çok güvendiği biri var. Eli de hep üzerinde. Dilek Livaneli ise İngiltere’de yüksek lisansını bitirdi. Pek faal. “Eğitim elçiliği” görevini yürütüyor. Dünya Öğretmen Statüsü Endeksi Çalışmaları’nda aktif olarak yer alıyor. Avrupa’da 15 farklı okul üzerinde “Dünya Vatandaşlığı” konulu araştırma ve gözlemlerine devam ediyor. Londra’da Uluslararası Montessori Derneği’ne bağlı okullarda uygulamalı eğitim aldığı iki yıllık bir burstan faydalanıyor. Kısacası, yine mesleğine yatırım yapıyor, döndüğünde daha da donanımlı bir Dilek Öğretmen olacak ve deneyimlerini tüm eğitim camiasıyla paylaşacak. Şu aralar da harıl harıl Londra’da düzenlenecek gelmiş geçmiş en büyük 19 Mayıs Gençlik Festivali’ne hazırlanıyor. Onu yakalamışken sordum...- 16 yıldır köy okullarında, birleştirilmiş sınıflarda öğretmenlik yapıyorsun. Bu nasıl bir adanmışlık? İnsanların, “İlkel ve imkansız!” dediği bir ortamda, ışık saçma, değişim ve dönüşüm yaratma çabası benim ki... Büyük bir adanmışlık. Benim için o kadar değerli! Ben hayatımda hiç tek sınıf okutmadım. Hep beş sınıf-dört sınıf bir arada eğitim verdim. Müdür de bendim, memur da hademe de öğretmen de... Ve benden mutlusu Peki senin idealin ne? Nasıl bir hedefin peşindesin?“Eğitim-öğretim-üretim” modelinin, Türkiye’deki kırsal bölge okullarında hakkıyla uygulanabilmesi için, öğretmenlerin “liderlik becerilerini” ön plana çıkaracak platformlar oluşturmak istiyorum. - Yazının Devamını Oku Dilan’ın ölümü kaza değil, cinayet!8 Mayıs 2019 Henüz 26’ydı. Daha yaşayacak pek çok şeyi vardı. Psikoloji okumuştu, akademisyen olacaktı, insanlığa faydası dokunacaktı. Annesinin, babasının biriciğiydi. İnsan hayatını hiçe sayan biri tarafından dünyadan silindi. İsyan etmemek mümkün değil. Onu çok yakından tanıyan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’na sordum... Başınız sağ olsun. Allah sabır versin...Teşekkür Dilan, bir “trafik cinayeti”ne kurban gitti...Evet, Allah kimseye, düşmanımıza bile evlat acısı yaşatmasın! Dilan bizim elimizde büyüdü. Yönetim kurulu üyemiz Sabri Çepik’le Pervin annemizin kızıydı. Dili geçmiş kullanırken bile gözlerim yaşındaydı?Henüz 26’ydı. Psikoloji bölümünü yeni bitirmişti. Akademik kariyere hazırlanıyordu. Sabah kursa gitmiş, dönüşte annesinin siparişi iki kilo domatesi de almış, sırt çantası omuzunda, Oran’da Turan Güneş Bulvarı’nda yaya geçidinde bekliyor... Güvenlik kamerasından görüntüleri defalarca izledim. En sağdaki araç duruyor, yol veriyor. Dilan, biraz tereddütlü, “Öbürleri de duracak mı?” diye bakıyor. İkinci şeritten gelen de yavaşlıyor. Dilan, ilk şeride ayağını basıyor. İkinci şeritten gelen araç da o sırada duruyor. Üçüncü şeritte henüz araç yok. Ama kameradan görüyorsunuz, uzaktan geliyor. Yavaşlaması ve durması lazım normal şartlarda. Ama frene basmak şöyle dursun, tam tersine daha da hızlanıyor. Dilan, ilk iki aracın yol vermesine güveniyor. Karşıya geçmeye devam ediyor. O sırada tam gaz gelen üçüncü şeritteki araç Dilan’a hızla çok fena...Yazının Devamını Oku Ah Dilan...7 Mayıs 2019 GEÇEN haftanın beni en çok sarsan olayı, Dilan’ın ölümüydü. Trafik cinayetine kurban gidişi... Kaza-maza değil yani bu, basbayağı cinayet! Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun yeğeni Dilan. Sırt çantası, kitapları, annesinin siparişi iki kilo domatesle eve giderken, Ankara Oran’da, Turan Güneş Bulvarı’nda, tam da yaya geçidinin üzerinde, trafik magandasının biri, “O geçmeden ben geçerim!” diyor, yavaşlamak yerine gaza basıyor...Dikkatinizi çekerim, yaya geçidinde oluyor bunlar!Yavaşlaması, durması, “yaya”ya öncelik vermesi gerekirken... Hızlanıyor, fütursuzca kullandığı demir yığınıyla elinde domatesler olan Dilan’ı çarpıyor, havaya fırlatıyor, altına alıyor ve 20 metre kadar. Sonrası yok artık... Bitti. Annesi, yavrusunu en son morgda görüyor. Bu nasıl bir acıdır! Dilan önce buz gibi morgda, şimdi toprağın altında. Allah’ın belası bir trafik magandası delirmez mi? Ben deliririm. Ailesinin halini düşünemiyorum bile, sabırların en büyüğünü diliyorum. Ve bütün kalbimle onun ölümüne sebep olan trafik katilinin en ağır cezayı almasını istiyorum. Sorumsuzluğu, cehaleti, kötülüğü yüzünden gencecik, pırıl pırıl bir insanı hayattan sildi, o da çıkamasın o cezaevinden. Bir genç kızın hayatını bitirdi, onun da hayatı bitsin. Yarın bu köşede, bu konuyla ilgili Metin Feyzioğlu’yla yaptığım röportajı okuyabilirsiniz...KEDİ KATİLLERİİCLAL AydınYazının Devamını Oku Kötülerin cezası bu dünyada verilmeli!5 Mayıs 2019 Onu Menderes’te verdiği müthiş mücadeleyle tanıdık. Yılmadı, vazgeçmedi, kötünün cezalandırılmasını sağladı. Sonra da hepimizin sevgili Saadet Öğretmen’i, umudu oldu. Cinsel suçların azalabileceğine inandırdı bizi. Önce dünyadan ödüller yağdı bu güzel kalpli öğretmene, sonra arkadaşlarıyla birlikte Saadet Öğretmen Çocuk İstismarıyla Mücadele Derneği’ni UCİM kurdu. Tüm Türkiye’de cinsel suçlara maruz kalanların yanında yer aldı. Hep sahada... Bir Urfa’da, bir Erzurum’da... Bakıyorsunuz Tarsus’ta... Gönüllüler, avukatlar ve ailelerle birlikte mağdurların yanında... Bitmeyen enerjisiyle sonuna kadar mücadele etmeye devam ediyor. Seni seviyoruz Saadet ülkenin şimdiden tarihine geçtin. İzmir Menderes’te küçük çocuklara istismarda bulunan müdür yırtmasın diye, hak ettiği cezayı alsın diye uğraştın. Kendi çabanla bu rezilliği ortaya çıkardın! Türkiye gurur duydu seninle. Müdür tam 82 yıl yedi! Neler söylemek istersin? İçin huzurlu mu? “Yapmam gerekeni yaptım” diyor musun?- Ben o köye şiirler yazayım, güzel anılarım olsun diye gitmiştim. Bir insanın dünyadaki en güzel varlık olan çocuklara bu kötülüğü yapmış olmasını hazmedemedim. Hatta kızıyorum kendime, “Neden daha önce fark etmedim?” diye. İç huzuru, kalbimden geçenleri ifade etmiyor. Hâlâ “Sihirli bir değneğim olsa ve çocukların hafızasındaki kötülükleri silebilsem!” diyorum. O çocukların sonsuza kadar acılarını unutabileceğini sanmıyorum. Onlarla ilgili konuşunca elimde olmadan, şimdi olduğu gibi ağlıyorum. Akan gözyaşlarımın sebebi, kendi iç dünyamdaki huzurdan bir parçayı, onların kalbine bırakma miniklerle irtibat halinde misin?- Elbette! Aramızda çok farklı bir bağ var. Onları kimse bilmesin, tanımasın diye sosyal medyada fotoğraflarını bile beğenmekten uzak duruyorum. Beni pat diye arayıp espri filan yapıyorlar. Gurur duyuyorlarmış. Benimle çalışabilmek ve bir de UCİM’e katılmak için 18 yaşında olmayı bekliyorlarmış. Onlarla sohbette hep neşeli durumlardan konuşuyorum. Hayallerinden, ileride yapmak istediklerinden... Aldıkları rehabilitasyon onları ve ailelerini toparladı. Annelerle konuşup dertlerini dinliyorum. Benim bir köyüm ve ileride kapılarını çalacağım kızlarım var. Organik tarımcı, çocuk gelişimci, güzellik uzmanı olmak istiyorlar. Yeter ki mutlu Kİ ÖĞRETMEN OLMAYA KARAR VERMİŞİMHayata bakışlarında bir değişim oldu mu? - Dava sürecinde çok zorluklar çektiler. Yara sadece kabuk bağladı. Ama onlar iyiliğin gücüne inandılar ve sevginin onlara iyi gelen tarafını Devamını Oku Tek taş pırlanta kulakta piercing oldu!3 Mayıs 2019 Bugün o gün... Yürünmeyen yollarda yürüyen kadın girişimcileri yazdığım gün... Onlardan biri de Milka Karaağaçlı İnce. “Kismet”in yaratıcısı. Ben onu ilk tanığımda, Harvey Nichols’da küçücük bir corner’ı vardı. Minik altın takılar tasarlıyor, orada sergiliyordu. Şık bir camekânda... Sıfırdan başlamaksa bu işte! Sıfırdan başladı. Arkada anne-baba yoktu, hazır sermaye yoktu, bilmem kaç yıllık bir firma yoktu. Destekleyen kimse de yoktu. Kendi kendine kalkıştığı bir iş. Ama bu kadın, yaptığı işe hep âşıktı. Ve hep orijinaldi, yaratıcıydı, şahane manyak fikirleri ve cesareti yıl içinde, Allah sizi inandırsın, uzaya çıktı! İnanılmaz büyüdü. 18 ülkede 5’i monobrand olmak üzere, 100’den fazla satış noktasında ürünleri satılıyor. Madonna, Beyonce, Rihanna, Cameron Diaz, Katy Perry onun takılarını takıyor. Kıskananı da taklit edeni de çok. Tanıdığım en başarılı kadın girişimcilerden biri Milka. O, Türkiye’de bir ilke daha imza attı. Dövmecilerdeki titanium “piercing”in mücevher halini yaptı. Şu aralar ülke ülke dolaşıyor. Kadınların kulaklarına “piercing” takıyor. Kulak styling’i yapıyor. Müthiş moda. Yeni trend bu. Altın ve pırlanta piercing’ler. Tek taşı bile kadınlar kulak kıkırdaklarına takar oldular! 10 yılda bu noktaya nasıl geldin?- Ben aslında 10 yıl nasıl geçti hiç anlamadım! Hep ileri doğru koştum. Niyet önemli, istemek lazım. Ben yaptığım işi çok seviyorum. Mutlu bir iş yapıyorum. Yaratmak, beğenilmek, takdir edilmek çok güzel. İlk günden beri markam için çok büyük hayaller kurdum. Çalıştım, gerçekleşti. Takımım çok iyi. Arkayı kollayan, iyi pas atan, ful destekleyen, birbirini seven, çok çalışkan bir ekibim var. sürü marka var. Neden seninki bu kadar öne çıktı? Fark nerede? Nesine kuş kondurdun?- Benim farkım, olmayanı düşünmek, farklı bakmak ve kalıpları kırmak galiba. “Çıtır mücevher” kategorisini Türkiye’de biz yarattık. Mücevher trendlerini de, aşağı yukarı biz belirliyoruz. Öncü olmak, yeniyi ve tazeyi bulmak bizi farklı kılan. Koleksiyonların hikâyesi de var tabii. Hepsi, güncel kadının duygularından, yaşamından, tecrübelerinden esinlenerek çıkıyor. “Tasarım” dediğimiz şey, hayalin somuta dönüşmesi, bazen de soyuta. Benim için mücevhere dönüşmesi. Ben, mücevherle konuşuyorum, iletişim kuruyorum. Özetle, iyi tasarım yapmak, yeniyi keşfetmek, farklı olmak, görünce heyecanlanmak önemli. Öyle iyi yapmalı ki, kitleler arkandan gelsin!Bu işin yaratıcılığı nerede? Önce ürün yaratılıyor, sonra hikâye mi yazılıyor? Yoksa tersi mi?Yazının Devamını Oku Hayat cesur kadınları sever!2 Mayıs 2019 O, ruhu İzmirli bir kadın. Cesur, samimi ve lafı dolandırmayan biri. Sahici ve dişi. Berna Kumaş Sipahi...Aslında o, büyük bir holding kurumsal ilişkiler direktörü ama aynı zamanda çok güzel romanlar yazıyor. “Bir Günah, Bir Sevap” ikinci romanı. İflah olmaz bir yazma tutkunu. Cesur konulara el atıyor, bu kitap öyle. Fonda da şahane bir İzmir vardı, sormadan edemedim...- İlk romanın İzmir’de geçiyordu, ikinci romanın “Bir Günah, Bir Sevap” da... İzmir, senin için ne ifade ediyor?Ah İzmir! İzmirli olmak gerçekten bir ayrıcalık. Fanatiklik değil benimki, sevdiğim bir yeri, herkese anlatma, kıymetinin bilinmesini isteme ve onun için bir şeyler yapma arzusu. Bu yüzden romanlarıma hep mekân olarak İzmir’i seçiyorum. Bundan sonra da öyle olmaya devam edecek. Türkiye’de birçok büyükşehir, kırsaldan göç alıyor. İzmir de öyle ama diğerlerinden farklı bir durum var Bu şehre gelen, İzmirli olarak anılmak istiyor! Güneşinin güzelliğinden mi, imbatından mı bilinmez ama cazibeli bir şehir. Kısaca İzmir’de yaşamaya doyamazsın! Başka yerlerde de yaşayabilirim ama hep bir gün İzmir’e döneceğimi bilerek...- Ne güzel anlattın! Bir İzmirli en çok nesinden anlaşılır?Hoşgörüsünden! Bu toprakların, asırlardır havasına, suyuna karışan zenginlikleri var. İzmir, farklılıkları potasında eritip muhteşem bir hoşgörü bilinci geliştirmiştir. Burada yaşayanların da genine bu işlemiştir. Kendini İzmirli hisseden herkes, farklılıklara saygı duymayı ve bunun bir zenginlik olduğunu İzmirli bir erkeğin vazgeçilmez yanları neler?Hah şahane konuya değindin! Bence İzmir erkeğine haksızlık edildi. İzmir denince, hep kızları, kadınları konuşuldu ama onun yanında yürüyen erkekten hiç bahsedilmedi. Ben mesela gerçek bir İzmir erkeğiyle evliyim. Deniz’e haksızlık yapmak istemem. İzmirli kadın, toplum içinde bu kadar özgürce kendini ifade edebiliyor ve bir çatışma çıkmıyorsa bir adım geri durup, mutluluk ve saygıyla onu izleyen İzmirli erkeğine de hakkını teslim etmek gerekmez mi? Ayrıca güzellik konusuna gelince, İzmir’in kadınları kadar erkekleri de yakışıklıdır. Bu topraklarda insanı güzel yapan, karışan genlerdir. Suyun öteki yanından, adalardan, Anadolu’dan, Avrupa’dan gelenler bu topraklarda Devamını Oku Daha bir sürü hayalim var gerçekleştirmek istediğim...1 Mayıs 2019 MUHAMMED Eymen Şahin. Türkiye’nin ilk erkek ampute komplekssizi bir genç. Çok enerjik, çok hayat dolu. Ve inanılmaz bir sporcu. A Milli, Süperlig ve 1. Lig takımlarında 15 sene boyunca basketbol oynayıp spor kariyerine devam etmiş. Aynı zamanda hep modellik yapmış. Markaların yüzü olmuş. Son olarak modacı Hakan Akkaya’nın FW19-20 Marie Antoniette ve 13. İthib Kumaş Tasarım Yarışması defilelerinde de podyumda yer aldı. Sahneleri seviyor, podyumları seviyor. “Önyargılar kırılmalı. Mesele engellilerde değil, mesele insanların beyinlerindeki engellerde...” diyor. Engellilere sürekli “Hayata karışın!” mesajı veriyor. Bu arada Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi, hayat hikâyesini konu alan Parkeden Podyuma’ isimli kısa bir film çekmiş. Film çeşitli festivallere katılıyor. İyi niyetli, iyi kalpli bir genç, yolu açık olsun...- Türkiye’nin ilk ampute erkek mankeni’sin, tebrik Ampute’ tanımı seni rahatsız ediyor mu?Hayır, Peki ya engelli’ lafı?O da rahatsız etmiyor. İyi ya da kötü bir çağrışımı yok bende. Hiç üzerime alınmıyorum. Çünkü ne fiziki ne de manevi hiçbir konuda engelli görmüyorum kendimi. Sır bu galiba, sen görmeyince başkaları da seni öyle görmüyor. İnsanlar bana “engel tanımayan adam” diyorlar. Hoşuma gidiyor. Ne mutlu bana...GELİŞMİŞ BİR ADALET DUYGUM VAR... Yazının Devamını Oku

nuri harun ateş neden olmasın