🐰 Sevmekten Öldü Desinler Bilet Al

CU7ijkq. Kadıköy Belediyesi’nin 15 yıldır her yaz merakla beklenen Tiyatro Festivali, 4 Ağustos’ta perdelerini açacak. 15 gün boyunca sezonun en iyi oyunları ücretsiz izlenebilecek Kadıköy Belediyesi Tiyatro Festivali, bu yıl da yıldızları gökyüzünden sahneye indiriyor. Yıllar içinde Kadıköylülerin ve tiyatroseverlerin alışkanlığı haline gelen, yaz aylarının vazgeçilmezi festival bu yıl 15. yaşını kutluyor. 15. yıl şerefine 15 gün sürecek Tiyatro Festivali’nde bu yıl da sezon boyunca öne çıkan, seyirciden tam not almış, özellikle Kadıköy sahnelerinde oynanmış tiyatro oyunları seyirciyle buluşacak. Selamiçeşme Özgürlük Parkı Amfi Tiyatro’da 4 Ağustos Cuma akşamı başlayıp 18 Ağustos’ta sona erecek festivalde yine bütün oyunlar ücretsiz sahnelenecek. Oyun davetiyeleri Kadıköy Belediyesi’nin kültür merkezlerindeki gişelerden alınabilecek. “SEN İSTANBUL’DAN DAHA GÜZELSİN” Bu sezon çok ses getiren, hak ettiği ilgiyi ödüllerle de perçinleyen “Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin” oyunu Tiyaro Festivali’nin açılışını yapacak. Murat Mahmutyazıcıoğlu’nun yazıp yönettiği oyun, fona İstanbul’u alarak üç kuşak kadının sürekli değişen ve yükselen bir ev ekseninde birbirlerine söyleyemedikleri, iç seslerinden oluşan bir dertlenme… Bam Tiyatro’nun sahneye koyduğu “Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin”, 4 Ağustos Cuma festivalin startını verecek. SEZONUN EN İYİLERİ FESTİVALDE Özgürlük Parkı Amfi Tiyatro, bu yıl sezonun en iyilerine ev sahipliği yapacak. Bunlardan biri de Kadıköy’ü yeni tiyatrolarından biri olan Entropi Sahne’nin çok beğenilen oyunu “Edebi Barış”. Moda Sahnesi’nin yine çok ilgi gören oyunlarından biri olan “Bütün Çılgınlar Sever Beni” de Volkan Yosunlu, Öznur Serçeler ve Mert Fırat’lı kadrosuyla sahnede olacak. Semaver Kumpanya ise efsane tiyatro eseri “Cimri” ile festivalde yer alıyor. Yolcu Tiyatro ise yine çok ses getiren oyunları “Joko’nun Doğum Günü”nü festivale taşıyor. Kadıköy Emek Tiyatrosu’nun bol eğlenceli müzikli oyunu “Sevmekten Öldü Desinler” de yine Tiyatro Festivali’nde perde açacak. Tiyatro dünyasına yeni bir soluk getiren ve tiyatroseverlerin bütün sezon kapalı gişe oynamasına neden olacak kadar çok sevdiği tiyatroların yanı sıra köklü tiyatrolar ve efsane oyunları da yine festivalde izleyiciyle buluşacak. Çolpan İlhan ve Sadri Alışık Tiyatrosu “1000’de 1 Gece Diyalogları”, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu “Usta ve Çırak”, Nejat Uygur’dan yadigar Uygur Sanat Tiyatrosu “Akidezadeler” ve Genco Erkal’ın Dostlar Tiyatrosu “Yaşamaya Dair” oyunlarıyla festivalde olacak. 15. Kadıköy Belediyesi Tiyatro Festivali Programı şöyle 4 Ağustos Cuma / Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin / Bam Tiyatro 5 Ağustos Cumartesi / 1000’de 1 Gece Diyalogları / Çolpan İlhan ve Sadri Alışık Tiyatrosu 6 Ağustos Pazar / Ebedi Barış / Entropi Sahne 7 Ağustos Pazartesi / Üç Kız Kardeş / Hayal Perdesi 8 Ağustos Salı / Bütün Çılgınlar Sever Beni / Moda Sahnesi 9 Ağustos Çarşamba / Şatonun Altında / Fiziksel Tiyatro Araştırmaları 10 Ağustos Perşembe / Cimri / Semaver Kumpanya 11 Ağustos Cuma / Kıyıya Oturmanın Böylesi / Merve Engin 12 Ağustos Cumartesi / Ahududu / Tiyatrokare 13 Ağustos Pazar / Öküz / Ezop Sahne 14 Ağustos Pazartesi / / Joko’nun Doğum Günü / Yolcu Tiyatro 15 Ağustos Salı / Sevmekten Öldü Desinler / Kadıköy Emek Tiyatrosu 16 Ağustos Çarşamba / Usta ve Çırak / Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu 17 Ağustos Perşembe / Akidezadeler Bir Tatlı Huzur / Uygur Sanat Tiyatrosu 18 Ağustos Cuma / Yaşamaya Dair / Dostlar Tiyatrosu Fotoğraf Galerisi Şerdil Dara ODABAŞI Kadıköy Belediye Başkanı Özgeçmiş Başkanın Mesajı Başkana Mesaj 22 Ocak 2020TİYATROTİYATRO&SİNEMATİYATROTİYATRO&SİNEMA0 Yorum 0 İstanbul’un kenar mahallerinden pavyon ışıklarına uzanan çok özlediğimiz bir masal… Yeşilçam filmlerinden, arabesk şarkılara, biraz müzik, biraz hüzün, bolca kahkaha. Gönül, Mustafa, Hamdi, Sevda, Ahmet ve bu koskoca şehrin gölgesinde asla kaybolmayacak hayalleri… 2 Perde – Antimelodram Komedi Biletler ve 01 Burda Avm Bilet Gişe’de… Yaklaşık okuma süresi 3 dakikaKadıköy Emek Tiyatrosu’nun izlediğim ilk oyunu Sevmekten Öldü Desinler. Oyunu Sercan’la birlikte Özgürlük Parkı Açık Hava Sahnesinde izledim. Kadıköy Emek Tiyatrosu’yla ilk kurulduğu zamanlardan bu yana tanışığım. Ama benimki bir nevi simaen tanışıklık. Çünkü bir türlü yollarımız denk düşmüyor. İki defa sahnelerinde oyun izlemeye niyetlendim, ikisi de oyuncu rahatsızlığından dolayı iptal oldu. Katıldıkları festivalde bir oyunlarını izleyeyim dedim, aşırı izleyici katılımından davetiye bulamadım. Bir şekilde bu zamana kadar kaldı yüz yüze tanışmamız. Ne yalan söyleyeyim Grand Pera Emek Sahnesi ile yaşadıkları hukuksal sorunlar nedeniyle değiştirmek zorunda kaldıkları eski isimleri Emek Sahnesini daha çok seviyordum. Hem anlam olarak çok doluydu hem de bir yitip giden bir geçmişi anımsatıyordu. Neyse ki isimleri de değişse, baskı da görseler yılmadan oyunlarını oynamaya devam ettiler. Umarım uzun seneler sürdürürler bu mücadelelerini. Buna destek olabilmek için bireysel olarak yapabileceğim en güzel şey kalkıp oyunlarına gitmek olacak. Bu sezondan çok umutluyum. Sevmekten Öldü Desinler, ekibin kendi deyimiyle arabesk müzikli oyun. Enteresan bir tür. Geçtiğimiz sene yine festivalde Kumbaracı50’nin Yalınayak Müzikhol oyununu izlemiştim. Daha sahneye girer girmez onu getirdi aklıma. Fakat içerik olarak çok farklı elbette. Yalınayak Müzikhol unutulmaya yüz tutmuş bir kültürün izlerini ararken, Sevmekten Öldü Desinler daha bireysel bir hikâye sunuyor izleyiciye. Hikâye tanıdık, bildik. Sibel Can olma hevesiyle bir pavyonda çalışmaya başlıyor Gönül türlü badireler atlattıktan sonra. Mahallesindeki sevdiği Mustafayı ve arkadaşı Sevdayı ardında bırakıyor bunu yaparken. Patronu Hamdi ve iş arkadaşı Ahmetle birlikte mahallesinden uzakta yeni bir hayata başlıyor. Ta ki eskilere özlem duyana kadar. Oyunda oyuncular, bir oyunun içerisinde olduklarını izleyiciden gizlemiyor, bunu bilerek birçok defa faş ediyorlar. Akan oyunun içerisinde mizahi bir dille birbirlerine müdahale ederek oyunu yönlendiriyorlar. Zaman zaman izleyicilerle diyaloglara giriyorlar. Aslında bir hikâyeyi oynamaktan ziyade sahne sahne anlatıyorlar izleyiciye. Oyunun tanıtım metninde de oyuncunun anlatıcıya dönüştüğü bir anti-melodram olarak yer verilmiş bu türün tanımına. Oyunun yazarı Murat Mahmutyazıcıoğlu, yönetmeni ise Berfin Zenderlioğlu. Bu seneki festival bir anlamda Murat Mahmutyazıcığlu’nun festivali oldu. Festivalin açılış oyunu olan Sen İstanbul’dan Daha Güzelsinin de yazarı kendisiydi. Bunun kendisine faydası ve zararı eşit bence. Yazılan bir oyunun açık havada, izleyici ilgisinin çok yüksek olduğu bir festivalde yüzlerce kişiye ulaştırılması çok güzel bir deneyimdir sanıyorum. Fakat izleyici açısından bakıldığında bazı kötü yanları olabilir. Yazarın kentlerin değişmesi üzerine kafa yorduğu aşikar. Sezonda da izlediğim Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin oyununda harikulade bir şekilde bu konuyu işlemiş. Fakat benzer sahneleri bu oyunda yeniden görmek açıkçası beni rahatsız etti. İlk oyunda olduğu kadar samimi bulamadım. Belki derdi başka olan bir metnin içerisinde kaybolmasından belki daha önce farklı bir oyunda işlendiğinden haberdar olmaktan bilemiyorum. Bu verdiğim çok niş bir örnek. İki farklı yazar da aynı konulara değinerek bir oyun yazabilir pekâlâ. Fakat yazarı aynı olunca daha çok göze çarpıyor bu durum. Oyunculardan Ahmet rolünü oynayan İbrahim Halaçoğlunu daha önce Cambazın Cenazesi oyununda izlemiştim. Sevda rolünü oynayan Meltem Yılmazkayaya ise sinema filmlerinden ve TV programlarından aşinayım. Oyunun Gönül’ü Pınar Yıldırım, Mustafa’sı Onur Berk Arslanoğlu, Hamdi’si Hamdi Alp. Meltem Yılmazkaya, rolüyle oyunun mizahını yükselten, izleyicileri hiç beklemedikleri anda kahkahalara gark eden bir karakter olarak sürdürüyor oyunu. Oyunun adeta bir tempo kontrolcüsü olarak kendisini çok beğendim. Sevmekten Öldü Desinler türü itibarıyla sezonda izleme önceliğim olabilecek bir oyunlardan birisi değildi. Fakat bu tür festivaller sayesinde farklı türde oyunları izleyebilme, farklı disiplin ve teknikler hakkında fikir sahibi olma, hangilerinden keyif alıp almadığımı anlayabilme şansını yakalamış oluyorum. Her karakterinin en az bir kere şarkı söylediği, bildik bir hikâyeyi eğlenceli şekilde anlatan bir oyun Sevmekten Öldü Desinler. OYUN KÜNYESİ Yazan Murat Mahmutyazıcıoğlu Yöneten Berfin Zenderlioğlu Oynayanlar Hamdi Alp, İbrahim Halaçoğlu, Meltem Yılmazkaya, Onur Berk Arslanoğlu, Pınar Yıldırım Süre 1 saat 40 dakika tek perde 1017 Haber Kaynağı Betül Memiş / "Ne yapalım, sert coğrafyada büyüdük, kalbimiz sulanınca yeşermeyelim mi?" Sezonun en çok konuşulan’ oyunlarından biri olan “Sevmekten Öldü Desinler” bu peşrevden veriyor selamını. Peşrev diyorum, zira sahnede arabeskin fon oluşturduğu anti-melodram –arabesk müzikli bir oyun’ var. Türkiye sinema tarihine geçen klişeleri, muzip bir edayla hem de seyircisini eğlence limitlerinde soluksuz gezdirerek yapan oyun, Kadıköy Emek Tiyatrosu’nun beşinci yılı şerefine sahneleniyor. “Fü” ve “Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin”in ödüllü yazar-yönetmeni Murat Mahmutyazıcıoğlu’nun kaleme aldığı oyununun yönetmen koltuğunda ise “Cambaz’ın Cenazesi”, “Disko 5 No’lu” gibi oyunlara imza atan başarılı yönetmen Berfin Zenderlioğlu bulunuyor. Şahsına münhasır oyunculuklarda ise; Hamdi Alp, İbrahim Halaçoğlu, Meltem Yılmazkaya, Onur Berk Arslanoğlu ve Pınar Yıldırım yer alıyor. Gani kahkahalı ve hüzünlü oyunun yazarı, yönetmeni ve iki oyuncusuyla kuliste bir araya geldik. Belki severek de birbirimizi öldürüyoruz *Oyunun temasından yola çıkarsak; bu hikayeyi yaratan sizlerin sevmek ve sevgi’ üzerine düşünceleri nedir? Murat Mahmutyazıcıoğlu Sanatta ve hayatta hep bir şeylerin gerçeğini arıyoruz ve bu gerçekle de çok az karşılaşıyoruz. Sevmek de bunlardan bir tanesi ve sevginin karşılığı bende emek! Oyunu yazarken de düşündüğüm; bizler, masallardaki sonsuza dek mutlu oldular’a ya da Yeşilçam melodramlarına inanıyorduk ve sonra büyümeye başladıkça hiçbir şeye inanamaz olduk. Ülke koşulları da bu büyümeyi hızlandırdı ve ben artık kimi sevip sevmeyeceğimi ve kime emek verip vermeyeceğimi öğrendim… Berfin Zenderlioğlu Sevginin özü değişmedi ama son dönemde bir değişime uğradığını düşünüyorum. Günümüzde sevmek’ çok daha zor. Belki de severek de birbirimizi öldürüyoruz ki her defasında sevgiyi tekrardan yeşertebilelim. Bunu da yeni başlangıçlarla yapabiliyoruz. Bence bu çağda, insanoğlunun gündeminde, habire sevgiyi arama hali var. Pınar Yıldırım Sevgiyi özel yaşayan bir neslin, sevgisiz büyüyen çocuklarına dönüştük. Metinden yola çıkarsak da Yeşilçam hikayelerini bu kadar kucaklama sebebimiz; özlem. Sevgi de birazcık özlem duyduğumuz bir şey! Benim için hâlâ umut’ demek! Kadıköy Emek Tiyatrosu’nu kurduğumuzda sahnesine yazdığımız 89 yapımı Tunç Başaran filmi Uçurtmayı Vurmasınlar’dan “-Niye uçmuyor İnci? -Bir gün uçacak!’ cümlesi… İşte bu umut ve ben buna inanıyorum. İbrahim Halaçoğlu Sevmenin metindeki gibi resmen delirmek olduğunu düşünüyorum. Bile isteye deliklik hali! Oyunda bütün karakterlerin çatışmasına rağmen, birbirlerini sevdiğini düşünüyorum. Yeşilçam klişesi dediğimiz, neredeyse saf kötülük sayılabilecek anlar olmasına rağmen, sonunda hayatta kaybetmiş bu insanlar’ bir araya gelebiliyorlar. Onları bir araya getirense sevgi… Mesele iyi oyuncu olmak değil iyi insan olabilmek! *Farklı tiyatrolarda çalışmalar yürüten ve farklı sanat anlayışlarına sahip bir ekipsiniz, bu buluşma nasıl gerçekleşti? Pınar Yıldırım Emek’ olarak dikkat ettiğimiz; çok iyi oyuncu ve yönetmenle çalışıyor olabilirsin ama asıl önemlisi iyi insan’ olabilmek. Çünkü burası bir yaşam alanı; kuliste birbirinin yüzüne bakmayacak ama sahnede tebessüm edecek kurum tiyatrosu değiliz. Biz birbirimizi çok iyi tanıyan ve ürettiklerini de isteyerek yapan insanlarız. Fakat bu işe dostluğumuzu rafa kaldırıp, bir proje gibi bakmasını da bildik. Yoksa dostluğumuz da bozulabilirdi. Berfin Zenderlioğlu Önceliğimiz iyi tiyatro’ yapabilmek! Bu anlamda da bir araya gelebiliyor olmamızı çok kıymetli buluyorum. Ayrıca bu oyun, ana dilim Kürtçe haricinde, beşinci Türkçe oyunum. Dolayısıyla öncesinde yaptığım işlerin ve duruşumun yarattığı algıyı da kırmak istedim. Metindeki herkesin dramı gerçek! *Anti melodram’ tanımı dikkat çekiyor bültende. Anti’ olma hali neden? Murat Mahmutyazıcıoğlu Metinde insanlara salt melodram vermek istemedim, işin parodisini çıkarmak ve oyuncu katmanının daha fazla ön plana çıktığı bir hikaye olsun istedim. Benim için de yeni bir kavram anti-melodram. Oyunun teatral ve biçimsel bir önermesi de var, rejiyle şekillenen ortaoyununa göz kırpan bir hali de... Metindeki herkesin dramı gerçek! Söylediklerimi, 70’lerde, Nejat Uygur Tiyatrosu’nun yaptığı gibi insanları eğlendirerek vermek istedim. Bu gündemde gülmek’ ilaç gibi geldi, ilk önce bana… Berfîn Zederlioğlu Oyunun yönetmeni olarak fotoroman tadında, 70 ve 80’leri anımsatacak bir ruh hali yakalamayı ve illüstrasyonlarla görsel bir etki yaratmayı arzuladım. Zira gülmek, bu dönemde ihtiyaç duyduğumuz bir nefes gibi… Pınar Yıldırım Biz sahne üzerinde çok eğleniyoruz ve eğlenmek isteyen herkesi de bekliyoruz. Eğlemekten de korkmasınlar, çünkü gülmek devrimci bir eylemdir. Konu sevmek olunca çabuk arabeskleşiyoruz *Sizler için arabesk ne ifade ediyor? Oyun süresince aklınızdan geçen, fona yasladığınız hangi müzikti? Murat Mahmutyazıcıoğlu Oyunla beraber, özellikle eski dönem arabesk kültürüm oluştu. Metinde beslendiğimse tam dibine vurmadığımız melodram. Oyunun ilk üç sahnesinde aklımda hep darbuka ritmi vardı ki bundan önceki süreçlerde, bir müzik açıp da yazayım, kafasında değildim. Mesela şimdi oyunu izlerken, sanki sürekli fonda darbuka çalıyormuş gibi. Ben arabeskin söz kısmıyla ilgilenmiyorum, melodisi çok coşkulu geliyor. İşin hüzünlü ve karanlık kısmı bana geçmiyor da sanki keman ve darbuka canlıymış gibi, mutlu oluyorum. Berfin Zenderlioğlu Arabeskle bir geçmişim yok, çocukken çevremden maruz kaldıklarım haricinde. Ama son birkaç yıldır Murathan Mungan’ın keşfetmemi sağlamasıyla Müslüm Gürses başka bir yerde benim için. Bir de tabii konu sevmek olunca, çabuk arabeskleşiyoruz. Oyun boyunca da kafamda Nermine Memmedova’nın Ay Işığında’sı ve Müslüm Gürses’in söylediği Nilüfer’i vardı. İbrahim Halaçoğlu Dinlemiyor olsak da genlerimize işlemiş bir kere. Ben yarı müzisyen bir aileden geliyorum, geçmişimde Türk Sanat Müziği de var caz da. Kısaca arabeskle hiç alakam yok ama o tınıların hepimizi bir şekilde etkisi altına aldığı kesin! Fonuma gelince o ses Mısırlı müzisyen Natacha Atlas… Pınar Yıldırım Arabeskin içindeydim hep, çünkü biz gençliğimizde aşktan ve acıdan beslenen bir nesildik. Arabesk doğu ve batının harmanlandığı ve hatta eskiden daha çok da ötelenen, yasaklanan bir müzik türü… Metine müzikten öte baktığımızda da karakterler tıpkı arabesk algısı öteki’leştirilmiş; pavyon kadını’, LGBTİ’li… Bizleri ayakta tutan inanç ve inat *Sanatın iyileştirici gücünü, Türkiye gündeminin ortasına koyarsak ne söylemek istersiniz? Pınar Yıldırım Umudum var. Mesleğimiz adıma diyebileceğimse; her şeye dair laf edip, hiç bir şey yapmayan ve şu anda, gündemin bazı siyasi amaçlarına hizmet eden, piyasa dizilerinde yer alan meslektaşlarımı’ asla affetmeyeceğim. Çözüm fikirlerinin peşinden gitmek, sözünün arkasında durmak! İbrahim Halaçoğlu Yaptığımız işin bir çeşit direniş olduğunu düşünüyorum. Bunu da çok temiz bir yerden söylüyorum. Ve umut var, en iyi bildiğimiz şeyi, en ahlaklı şekilde yapmaya devam etmemiz gerekiyor. Murat Mahmutyazıcıoğlu Anlatamak istediklerimizi söyleyebildiğimiz sürece, bunu yapmaya devam edeceğiz. Sanatın güzelliği ise söyleyebileceklerini muhakkak söyleyebilirsin; içine, altına, üstüne gizlersin ve bir şekilde, yine yaparsın, yeter ki o donelere hakim ol! Berfin Zenderlioğlu Hayat içinde direniş yerlerinden biri de sanat. Bu coğrafyada başından beri kültür sanat politikasızlığı var. Bizler tiyatro yapmakta ısrar ve inat ediyoruz. Bizleri ayakta tutan da bu inanç ve inat. Kendime ve yanı başımdaki insanlara inanıyorum ve bu inancın başka insanları etkileyeceğine inanıyorum. Bilgi notu Oyunu, 20-21-26 Mayıs’ta, Kadıköy Emek Tiyatrosu’nda izleyebilirsiniz. Oyunun videosu

sevmekten öldü desinler bilet al