🏏 Peygamber Efendimiz Zamanında Mescid I Nebi Nin Işlevleri Nelerdir

S-2 Peygamberimizin Medine’de inşa ettiği ilk mescid hangisidir? *Mescid-i Nebi. S-3 Ebu Eyyub el Ensari’nin mezarını İstanbul’un fethinde kim buldu? *Akşemsettin. S-4 Hz Peygamber, devesinin çöktüğü arsayı satın aldı. Arsanın bedelini kim ödedi? *Hz Halid. S-5 Ezanı bugünkü şekliyle rüyasında gören sahabe kimdir? Bilgiveriniz. Soru: Peygamber Efendimiz (s.a.v.) zamanında Mescid-i Nebi’nin işlevleri nelerdi? Bilgi veriniz. Cevap: Mescid-i Nebevi, hem dini, hem sosyal, hem ekonomik hem de siyasi fonksiyonlara sahiptir. 6. Sınıf Dörtel Yayınları Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitabı Sayfa 101 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri Müslümanlariçin değeri çok yüksek olan camilerden biri de, Medine’deki "Mescid-i Nebi"dir. Medine’nin en büyük camisidir. Resulullah efendimiz, Medine’ye hicret ettiği zaman, devesinin ilk çöktüğü yerde inşa edilmiştir. Peygamber efendimiz, Hazret-i Ebu Bekir’den ödünç aldığı 10 altın ile bu mescit tamam oldu. Mescid-i Nebi :Hicretten sonra Peygamber efendimiz ve arkadaşlarının yaptığı ilk mescid. Suffe: Kimsesiz çocuklar için eğitim yerine verilen isim. Ashab-ı Suffe: Suffede kalan, eğitim gören kişiler. Ravza-i Mutahhara: Peygamberimizin kabrinin bulunduğu yerdir. Sultan 2. Abdulhamit döneminde yaptırılan Medine tren istasyonu da verilen bu önemin göstergelerinden biridir. Peygamber efendimiz (sallahlahu aleyhi vesellem)’in kabrine yürüme mesafesinde bulunan bu istasyon, peygamberimizi rahatsız etmemek için Medine’nin girişine inşa ettirilmiştir. Demir yolu ve istasyon inşaatında sadece İsa (a.s.) zamanında ise ‘tıp’ revaçta olduğundan o, onulmaz hastalıkları iyi etme ve ölüleri diriltme mucizesiyle gelmiştir; Peygamber Efendimiz (aleyhissalatu vesselâm) zamanında ise, şiir, güzel söz söyleme sanatı (belağat) el üstünde tutulduğundan ve belki ondan sonraki zamanların dahi en tesirli ve güçlü 3 Peygamber Efendimiz, Medineye hicret ettiğinde evinde 7 ay misafir olarak kaldığı ve kabrinin şu anda İstanbul da bulunduğu sahabi kimdir? Ebu Eyyüb el-Ensari Selman-ı Farisi Esed b. Zürare Mus'ab b. Umeyr Bilmiyorum 4. Peygamber Efendimiz (S.A.V)' in son savaşı hangisidir ? Hayber'in Fethi Mekke'nin Fethi Yemame Savaşı Tebük Peygamber dönemindeki ilk eğitim ve öğretim müesseseleri. Mekke döneminde Hz. Peygamber (s.a.v), ashabına nazil olan ayetleri öğretmek, onlara dini esasları anlatmak için ilk eğitim ve KudüsHarem-i Şerif. Mescid-i Aksâ, Kudüs-i Şerîf’te eski şehir diye isimlendirilen tarihi bölgenin güneydoğusunda yer alıyor. Mescid kelimesi mana itibariyle secde edilen yer demek olduğundan sadece bir binaya karşılık gelmez. Mescid-i Aksâ ile kastedilen mekân, eski Kudüs-i Şerîf surları içinde bulunan ve ikinci bir 7lE1. MESCİD- İ NEBİ Resulullah Medine'ye hicretinden hemen sonra ashabıyla birlikte bina ettiği mescit. Bu mescit, Mescid-i Resul, Mescid-i Şerîf, Mescid-i Saadet ve Mescid-i Nebevî adlarıyla da anılmaktadır. Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa'dan sonra yeryüzündeki mescitlerin en faziletlisidir. Resulullah Hicret yolculuğunda kısa bir müddet Medine'nin dışında bulunan Kuba köyünde kalmıştı. Bu esnada Kuba mescidi adıyla bilenen mescidi inşa ettirmişti. Buradan yola çıkıp, Medine'ye girdiği zaman, Resulullah misafir edip ağırlama şerefine nail olabilmek için herkes birbiriyle yarışa girmişti. Kendisini davet edenlere Resulullah "Bırakın deve serbestçe yürüsün. O bizi Allahın razı olacağı bir yere kadar götürecektir" diyordu. Deve bir süre yürüdükten sonra, iki yetim kardeşe ait boş bir arsaya çöktü. Buraya evi en yakın olan Ebu Eyyub el-Ensarî, Resulullah eşyalarını alıp sevinçli bir halde evine taşıdı bk. Hicret mad.. Resulullah devesinin çöktüğü bu arsa sahipleri olan Neccaroğullarından Sehl ve Suheyl hibe etmek için ısrar ettilerse de Resulullah bunu kabul etmedi ve on dinar gibi sembolik bir meblağ karşılığında burayı satın aldı. Bu bedeli Hz. Ebu Bekir ödedi. İbn Sa'd, Resulullah'ın Medine'ye hicretinden önce Esad ibn Zurare'nin arkadaşlarıyla burada namaz kıldığını, ayrıca cuma namazlarını da burada kıldırdığını nakletmektedir. Etrafı çevrili olan bu arsanın hemen bitişiğinde, cahiliye insanlarının gömülü bulunduğu bir mezarlık vardı. Resulullah bu mezarlığın kaldırılmasını istedi. Böylece mescidin inşa edileceği arsa genişletilmiş oldu. Ayrıca burada bulunan su birikintisi de yok edildi Nesaî, Mesâcid, 12; İbn Sa'd Tabakatül-Kübrâ, Beyrut, I, 239. Bu arsa üzerinde hemen bir mescit bina edilmeye başlandı. Ensar, Muhacir ve diğer gönüllü kimselerin de katıldığı kalabalık bir işçi-usta topluluğu tarafından yürütülen çalışmalar sonunda mescit, kısa sürede bina edildi. Resulullah çalışmaları idare edip, mescidin kıble tarafındaki temellerinin atılması ve diğer planlamaları yapmakla yetinmeyip, çalışmalara bir işçi gibi taş, kerpiç taşıyarak katılmıştır. O, bu çalışmalar esnasında şu beyitleri söylüyordu "Allahım! Ahiret hayatından başka hayat yoktur. Ensara ve muhacirûna mağfiret et" İbn Sa'd I, 239-240. Temeller toprak seviyesine kadar taş, zeminden yukarısı ise kerpiç kullanılarak bina edildi. Temel yaklaşık olarak bir buçuk metre derinliğinde açılmıştı. Eni-boyu yüzer zıra bir zıra =kırkbeş santim olmak üzere, kare şeklinde inşa edilen mescidin mihrabı Beytu'l-Makdis yönüne denk düşecek şekilde kuzey duvarında işaretlenmişti. Üç tane kapıdan biri güney tarafındaki arka duvarda, ikincisi batı tarafındaki duvarda, üçüncüsü ise Resulullah hücrelerinin bulunduğu doğu tarafında idi. Bu kapıya Cibril kapısı denirdi. Resulullah ilk önceleri bir hurma kütüğü üzerine çıkarak hutbe okurdu. Bir zaman sonra bizzat Resulullah isteği veya ashabın, cemaatın kalabalıklaştığını ve arkadakilerin hutbe okurken onu göremediklerini bildirmeleri üzerine, bir kaç basamaklı bir minber yapılarak, mescite yerleştirildi Buhârî, Cuma, 26; İbn Sa'd, I, 250-251. Hicretten on altı ay sonra Kıblenin yönü Beytullah tarafına çevrildiği zaman, güneydeki kapı kapatılarak, burası mihrab yapıldı, Kuzeydeki duvarda da bir kapı açıldı. Mescitte namaz kılınan yerin üzeri açıktı. Ancak mescitin ortasında, hurma ağacından yapılan direkler üzerinde, hurma, dal ve yapraklarından bir gölgelik yapılmıştı. Mescitin doğu tarafında duvara bitişik olarak Resulullah hanımları Hz. Âişe ve Hz. Sevde için, iki oda inşa edilmişti. Ayrıca yine mescite bitişik olarak, gündüzleri bir eğitim-öğretim yeri, geceleri ise, evsiz kimseler ve misafirlerin barınması için "Suffa" denilen üzeri kapalı bir bölüm eklenmişti. Resulullah ait odalara, zamanla yedi oda daha eklenerek oda sayısı dokuza çıkmıştır. Bunların hepsi kerpiçten idi İbn Sa'd, I, 499. Medine'de inşa edilen bu mescit aynı zamanda, kurulan İslâm devletine ait bütün faaliyetlerin yürütüldüğü bir merkez niteliğinde idi. Resulullah, ashabıyla orada istişare eder, savaş ve barış kararlarını orada alır, elçi heyetlerini orada kabul eder, savaşa çıkacak orduları orada techiz ederek yola çıkarır, topluma ait bütün meseleler orada çözüme kavuşturulur, hatta gerektiğinde suçlular ve esirler bağlanmak suretiyle orada hapsedilirdi Nesei, Mesâcid, 20. Eğitim-öğretim faaliyetleri, mescitin "Suffa" denilen kısmında yerine getiriliyordu. İslâm ümmetinin nüvesini oluşturan Ashab ve seçkin sahabe âlimler, İslâmda ilk üniversite sayılabilecek bu mekanda yetişmişlerdi. İslâm'ın esaslarını öğrenmek üzere Medine dışından gelenler için aynı zamanda bir yatakhane vazifesi görüyordu İbn Sa'd 255. Bir defasında, Temim kabilesine mensup yetmiş kişi burada barındırılmış idi Ahmed b. Hanbel, III, 371. Resulullah burada bizzat dersler veriyordu. Ancak, yeni gelen ve başlangıçta olan öğrencilere okuma yazmayı ve Kur'an-ı Kerim'i öğreten diğer öğretmenler de bulunmakta idi. Medine'den ve uzak yerlerden olmak üzere burada okuyan öğrencilerin dört yüz kişi gibi bir sayıya ulaştığı oluyordu. Burada barınanların ihtiyaçlarının büyük bir bölümü, cömert sahabeler tarafından karşılanmaktaydı M. Hamidullah, İslam Peygamberi, İstanbul, 1980, II, 832. Medine'de bir evi ve ailesi olmayan fakir kimseler de Suffa'da yatıp kalkıyor, ihtiyaçlarını buradan sağlıyorlardı İbn Sa'd 255. Mescid-i Nebevi, ilk inşa edilişinden sonra bir takım genişletme faaliyetleri gördü. Hayber'in fethinden sonra Resulullah mesciti bir miktar genişletmişti. Resulullah vefatından kısa bir müddet önce, Hz. Ebu Bekir'in kapısı hariç odalardan mescite açılan bütün kapıları kapattırmıştı Buhari, Ashab, 3. Resulullah vefat ettiğinde Hz. Âişe ait odada defnedilmiştir. İlk ciddi genişletme, Hz. Ömer hilâfeti zamanında yapıldı. Güney tarafından beş, Batı ve Kuzey taraflarından da onar metre ilave yapıldı. Doğu tarafına ilâve yapılmadı ve Resulullah hanımlarının odaları olduğu gibi kaldı. Kuzey, doğu ve batı duvarlarında ikişer tane olmak üzere, kapı sayısı altıya çıkarıldı. Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer vefat ettiklerinde Peygamber yanına defnedilmişlerdir. Hicretin yirmi dokuzuncu yılında Hz. Osman mesciti yeniden inşa ettirdi. Duvarları süslü taş ile yeniden örüldü. Taş sütunlar kullanılarak mescitin bir kısmının üzeri kapatıldı. Kapılarının sayısında bir değişiklik yapılmadı. Bu yenileme ile mescitin genişliği yüz elli zıra, uzunluğu ise yüz altmış zıra'a çıkmıştır İbnu'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, III,103; Suyütî, Tarihu'l-Hulefa, Beyrut 1986, 173. Emevîler zamanında, Medine Valisi Ömer b. Abdülaziz eliyle mescit yeniden inşa ettirildi. Hicrî seksen sekiz'den, doksan bire kadar süren çalışmalarla mescit, doğu, batı ve kuzey yönlerinden genişletilmişti. Peygamber hanımlarının odaları Mescide katılmıştır İbn Sa'd, I, 399. Resulullah kabr-i şerifleri Hz. Âişe validemizin odasında bulunduğu için bu odanın sadece bir bölümü mescite dahil edildi. Mescitin duvarları taş ve kerpiç kullanılarak yapılmış ve mermerlerle kaplanarak süslenmişti. Tavanı da Hindistan'da yetişen saac ağacı ile örtüldü ve altın suyu ile yaldızlandı. Bu yenileme ile mescitin uzunluğu ikiyüz zıra, genişliği de yüz altmış yedi zıra çıkmıştır. Sütunları mermerden yapılarak, sütun başlıkları altınlarla süslendi. Eyvanların yapımında taşlar kurşun kullanılarak birbirine geçirilip sağlamlaştırıldı. Ravza-ı Mutahhara Resulullah kabrinin bulunduğu yer'ın tavanı saac ağacı ile örtülerek yazılarla süslendi. İlk olarak mihrab ve dört tane de minare yapıldı. Abbasîlerden el-Mehdî, Hicrî 162-778'de kuzey tarafından genişleterek, üç yıl süren çalışmalarla mesciti yeniledi. Yine 202 817 yılında Me'mun, mesciti tekrar restore ettirdi. 576 1180 yılında en-Nasır Lidinillah, Resulullah kalan değerli eşyayı muhafaza etmek için mescitin sahnında kubbeli bir oda yaptırdı. Hz. Âişe sakladıklarından bulabildiklerini buraya koydu. Bunlar; Resulullah vefat ettiği zaman giymekte olduğu çuhadan yapılmış rida ve izar, atlas kumaş ile işlemeli şal bir cübbe, Bürde-i Saadet, seccade, sancaklar, bir kısım resmi evrak ve Ashabdan bazılarına ait bir takım eşyadan ibaretti. 654 1256 yılının Ramazan ayının ilk cuma günü, kandilleri yakan kandilcinin ihmali, kutsal emanetlerin korunduğu sahndaki kubbeli oda hariç, mescidin tamamen yanmasına sebep olmuştu. Abbasîler'den el-Mu'tasım, 655 1257 yılı hac mevsiminde ustalar ve malzeme göndererek mescitin yeniden inşa edilmesini sağladı. Yemen Meliki Muzaffer ve Mısır Meliki Nureddin Ali İbn Mu'iz'in de iştirak ettiği bu çalışmalarla hücre-i nebeviye ve duvarların bir kısmı yeniden yapılmıştı. Melik Muzaffer, Yemen'de yaptırdığı sanat değeri çok yüksek bir minberi de Mescite yerleştirmişti. Ancak, imar işi tamamlanamamıştı. 685 1295'de Baybars, yarım kalan inşaatı tamamladı ve küçük bulduğu Melik Muzaffer'in minberini kaldırarak yerine, Mısır'dan getirttiği daha büyük ve sanat bakımından daha zarif bir minberi yerleştirdi. 886 1481 Ramazanının 13. günü minarelerden birine isabet eden yıldırım, mescitin yanarak, duvarlarının yıkılmasına sebep oldu. Minber, mushaflar ve kitapların tamamı yandı. Ravza-ı Mutahhara ve sahndaki kubbeli oda bu yangından zarar görmemişti. Mısır Memlûk Sultanı Eşref Kaytabay, Emir Sankar el-Cemalî'yi kalabalık bir usta kafilesiyle Medine'ye gönderdi. Mescit biraz genişletilerek duvarlar ve minberler yeniden inşa edildi. Mihrabı da biraz genişleterek, üzerini, çevresindeki direklerin başlıklarına oturtulan bir Kubbe ile kapadılar. Ravza-ı Mutahhara'nın duvarları üzerine de bir kubbe oturttular. Bunun üzerini de sütunların taşıdığı diğer bir kubbe ile kapadılar. Sonra, Ravza-ı Mutahhara ile kıble duvarı arasına, etrafını üç küçük kubbenin çevrelediği büyük bir kubbe yapıldı. Yapılan diğer bazı kubbelerle de mescitin bir kısmı örtülmüş oldu. Yeniden yapılan mihrap, renkli mermerler ile süslendi. Rahmet kapısının yanında Medrese-i Mahmudiye adıyla anılan bir medrese inşa edildi. Kaytabay, yapılan bu işler için yüzyirmibin dinar tahsis etmişti. Osmanlılar döneminde Mescid-i Nebevî'nin bakımı titizlikle yerine getirilmiş ve tezyin edilmiştir. I. Mahmud, Ravza-ı Mutahhara'nın üzerinde bulunan kubbeyi yenileyerek, koyu yeşile boyadı. Bundan dolayı bu kubbe, Kubbetu'l-Hadra yeşil kubbe adıyla anılır. Mısır valisi Mehmed Ali Paşa da Mescid-i Nebevi'de birtakım restorasyon çalışmaları yapmıştır. Mescit, Abdulmecid tarafından yeniden inşa edilmiştir. Abdulmecid'in bu iş için seçtiği ustalar, Akik vadisinde bulunan Hedab denilen kayadan sütunlar ve taşlar kestiler. Mesciti parça parça inşa etmeye başladılar. Yani bir kısmını yıkıyor, yerini hemen yapıyorlardı. 1849-1861 yılları arasında on iki şene süren inşa çalışmaları ile mescit yeni baştan inşa edildi. Mayıs 1953'te başlatılan diğer bir çalışma ile, ön kısmı hariç yeni baştan inşa edilerek bugünkü hale getirildi. İlk imar edildiğinde yaklaşık 2475 m. kare büyüklüğünde olan Mescid-i Nebî, tarih boyu süren çeşitli inşa faaliyetleri sonunda 12271 m. kare genişliğe ulaşmıştır. Bugün ise yeniden büyük genişletme çalışmalarıyla bu alan birkaç katına çıkarılacak şekilde büyütülmüş bulunmaktadır. Mescid-i Nebevî'nin Fazileti Mescid-i Nebevi, Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa'dan sonra, yeryüzündeki mescitlerin en faziletlisidir. Bu konuda Resulullah bir çok hadis varit olmuştur. Mescid-i Nebî'de, bir bölüm vardı ki, Resulullah burayı Cennet bahçelerinden bir bahçe olarak nitelemiştir. Ayrıca minberini de aynı şekilde vasıflandırmıştır. Bir hadiste şöyle denilmektedir "Resulullah, bir hurma kütüğüne yaslanarak hutbe okurdu. Ashabdan biri şöyle dedi "Ya Resulullah! Senin için bir şey yapalım ki, cuma günü üzerine çıktığın zaman insanlar sizi görsün ve hutbenizi duyabilsinler" dedi. Bunun üzerine Resulullah; "olur" dedi. Üç basamaklı bir minber yapıldı. Daha önce yaslanıp hutbe okuduğu kütüğü geçince, kütükten on aylık gebe devenin inlemesi gibi iniltiler gelmeye başladı. Resulullah onu eliyle meshetti ve ses kesildi Buhârî, Cuma, 26; Nesaî, Cuma, 17; İbn Mâce, İkame, 199; İbn Sa'd, 239-254. Resulullah bu minberin üzerine çıktığı zaman şöyle demişti "Evimle minberimin arası Cennet bahçelerinden bir bahçedir ve minberim de Cennet bahçelerinin üzerindedir Ahmed b. Hanbel, II, 36, 450, 534; V, 41. Diğer bir hadis de; "Evimle minberimin arası, Cennet bahçelerinden bir bahçedir ve minberim havzımın üzerindedir" Ahmed b. Hanbel, II, 236 şeklindedir. Minber hakkındaki başka bir hadis-i şerifte de şöyle buyurulmaktadır "Minberimin ayakları Cennet üzerindedir" Ahmed, b. Hanbel, VI 289, 292, 318; Nesaî, Mesâcid, . Bu hadisler, Mescid-i Nebevî'nin, Resulullah'ın minberi de dahil olmak üzere, minberi ile evi arasında kalan bölümün Cennet bahçelerinden birisi hükmünde olduğunu teyit ederek ortaya koymaktadır. Buna göre, burada bilinçli bir şekilde bulunan, namaz kılan veya başka bir ibadetde bulunan, yaptığı şeyleri Cennet bahçelerinden birinde yapmış gibidir. Yeryüzünde namaz kılmak ve ziyaret etmek maksadıyla yolculuğa çıkılabilecek üç mescitten birisi Mescidi Nebî'dir. Bir hadis-i şerifinde Resulullah şöyle buyurmaktadır "Üç mescitten başka bir yere ibadet etmek için özel olarak yolculuk yapılmaz Mescid-i Horam, Mescid-i Aksa ve Benim mescidim" Buharî, Fedâilü's-Salat, 1, 6. Mescid-i Nebî'de kılınan namaz, diğer mescitlerde kılınan namazlardan çok daha faziletlidir. Sa'd ibn Ebi Vakkas Resulullah şöyle söylediği rivayet edilmektedir Mescitimde namaz, Mescid-i Haram hariç, diğer mescitlerde kılınan bin rekât namazdan daha hayırlıdır" Ahmed b. Hanbel, I,184; Başka bir rivayette "daha faziletlidir" Hanbel, I, 16; Nesai, Mescid,4 buyrulur. Bunun içindir ki, hac farizasını ifa etmek için bu topraklara yönelen insanlar, bir müddet Medine'de kalarak Mescid-i Nebî'de ibadet etmenin güzelliklerinden faydalanmaya çalışırlar. Namazın dışında, diğer hayırlı ameller için de Mescid-i Nebevî üstün bir mahaldir. Orada yapılan her ibadet kat kat fazlasıyla mükafatlandırılır. Bunun böyle olduğunu vurgulamak için Resulullah bir hadisinde, Allah yolunda cihat ile kıyas yaparak şöyle buyurmaktadır Mescitime bir hayrı öğrenmek veya öğretmek için gelen, Allah yolunda cihat eden kimse gibidir. Bunun dışında gelen, başkasının kazancını seyreden kimseye benzer" Ahmed b. Hanbel, II, 418. Resulullah Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa yanında kendi mescidinin konumunu bildirmek maksadıyla şöyle demiştir Ben peygamberlerin sonuncusuyum. Mescitim de mescitlerin sonuncusudur" Nesaî, Mesâcid, 7. Bu hadisler, zikredilen bu üç mescitin dışında inşa edilecek hiç bir mescitin, diğerlerinden farkı olmadığını ve fazilet bakımından birbirine denk olduğunu da ortaya koymaktadır. Mescid-i Nebi'nin çinileri İznik'tenMukaddes topraklara İznik çinisiBURSA - Peygamber Efendimiz tarafından yaptırılan Medine şehrindeki Mescid-i Nebi'nin restorasyonunda İznik çinisi kullanıldı. Medine-i münevveredeki Mescid-i Nebi'nin restorasyonunda İznik'te özel olarak yapılan çiniler kullanıldı. Özel bir ekiple 450 parça olarak hazırlanan çiniler geçtiğimiz günlerde Medine'ye gönderilerek montajı yapıldı. Mısırlı bir firma tarafından restorasyonu tamamlanan Mescid-i Nebi'nin çinileri, İznik Mavi Çini'de yaklaşık 3 ayda 20 kişilik bir ekiple hazırlandı. Daha önce de Bursa Yeşil Türbe başta olmak üzere birçok binanın çinilerini yapan ekip, İstanbul Yeni Cami'nin de çinilerini Çini kurucu ortaklarından Mahmut Çalışkan, 2002'den beri geleneksel yöntemlerle İznik çinisi yaptıklarını ifade ederek, "Yaptığımız işlerin arasında restorasyon işleri de var. Bunlardan bir tanesi Bursa Yeşil Türbe'dir. Onun akabinde diğer restorasyonlar için de çini yaptık. Restorasyon çalışmaları bizleri motive eden işlerdir. Bu yılın başında çok gurur verici bir iş yaptık. 2020'nin başında Mescid-i Nebi'nin çinileri dönemin özelliklerini yansıtacak şekilde aynı renk, doku ve kalitede yapıldı. Bundan evvel de Eyüp Sultan Türbesi'nin restorasyonunda yer aldık" Nebi'nin çinilerini yapmak için geçen yılın haziran ayında Mısırlı bir restorasyon firmasının kendileri ile temas kurduğunu anlatan Mahmut Çalışkan, "Bunların numunelerini yaptıktan sonra bizi davet ettiler. Medine'ye giderek oradaki çinileri inceledik. Onlar da gelerek bizim burada üretimimizi gördüler. Yaklaşık 400-450 parçalık çini hazırlandı ve teslim edildi. Şu an salgından dolayı Mescid-i Nebi gezilemiyor, ama restorasyonu tamamlandı. Bu işin sadece dekorlaması bir buçuk ay zaman aldı, ama gövde oluşturması daha uzun sürdü. Dekor öncesini de 2 ay gibi bir zamanda çalıştık. 20 kişilik bir ekiple bu işi başardık" diye olarak çok gurur verici bir işe imza attıklarının altını çizen Çalışkan, "Ecdadımızın mukaddes topraklarda yaptığı eserin çinilerini bu yüzyılda tekrar bizim yapmamız çok güzel bir duygu. Elimizin geçmiş ustalara dokunması ve bunun kutsal bir mekanda sergilenmesi bizim için iftihar kaynağı" ifadelerini kullandı. Peygamber Medine İznik Kültür Sanat Haberler 5. Sınıf Sosyal Bilgiler Sümerlerin insanlık tarihine katkıları nelerdir? konusunu kısaca ve uzun ele insanlık tarihine katkıları nelerdir? konusu hakkında kısa bir yazı;Cevap Sümerliler milattan önce 3500 yıllarında Mezopotamya da yaşam sürmüşlerdir insanlık tarihine en önemli katkıları yazıyı bulmaları olmuştur. Daha sonrada ilk yazılı hukuk kurallarını insanlık tarihine katkıları nelerdir? konusu hakkında uzun bir yazı;Cevap Sümerliler milattan önce 3500 yıllarında Mezopotamya da yaşam sürmüşlerdir insanlık tarihine yaptığı katkılar ;Yazıyı bulmaları, Tekerlek, Ay takvimi, Çömlekçi çarkı, Üçgenin iç açılarını ve İlk yazılı hukuk kurallarını yazmışlardır. Sümerliler ilk Anadolu uygarlığı olarak tarihte bilinirler.Sümerliler MÖ 4000-2000 Sümerlerin insanlık tarihine katkıları nelerdir?Konusu Hakkında Soru Sormak İster Misiniz ? Yorum ve Düşüncelerinizin Bizim İçin Ne Kadar Değerli Olduğunu Biliyor Musunuz ? Destek ve Yorumlarınız için Tıklayınız... Peygamber Efendimiz Zamanında Mescid-İ Nebi’nin İşlevleri Nelerdi?Peygamber Efendimiz Zamanında Mescid-İ Nebi’nin İşlevleri Nelerdi? Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitabı ödev sorunun cevabını okuyabilirsiniz.“Peygamber Efendimiz Zamanında Mescid-İ Nebi’nin İşlevleri Nelerdi?” sorusunun cevabını kısaca maddeler halinde yeriMüslümanların kaynaşma yeriDevletin merkeziBarınma yeri, misafirlerin ağırlandığı bir yerElçilerin kabul edildiği yerHastaların tedavi edildiği yerDevlet hazinesiUzun AçıklamaMescid-i Nebi, inananların toplanıp ibadet yapması amacıyla inşa Nebi, yeni oluşmaya başlayan İslam toplumunun tanışıp kaynaşmasında da önemli bir işleve gelmeyen biri olduğunda hemen bunun sebebini araştırıyorlar, namaza gelmeyen kişi hastaysa ya da başka bir sıkıntısı varsa onun sıkıntısını paylaşıyorlardı. Yardıma muhtaç olanları burada belirliyor, ona el birliğiyle yardım Nebi, devletin de merkezi durumundaydı. Devleti ve Müslüman toplumu ilgilendiren önemli kararlar burada istişare edilir ve sonuca bağlanırdı. Anlaşmazlıklar burada çözülür, adli davalar burada sonuçlandırılırdı. Mescid-i Nebi, Ashab-ı Suffe başta olmak üzere bazı müminler için barınma yeri, Allah Resulü’nü ziyarete gelenlerin kaldığı bir misafirhane, sosyal yardımların dağıtıldığı bir müessese işlevlerini de Peygamberimiz çeşitli Arap kabilelerine mensup elçi heyetlerini burada “üstüvânetü’l-vüfûd” Elçiler Sütunu denilen sütunun önünde kabul etmiş, bazı heyetleri mescidin içerisinde kurulan çadırlarda zamanında Mescid-i Nebi’de Eslem kabilesinden Rufeyde el-Ensâriyye adındaki kadın için bir çadır kurulmuş, Rufeyde burada yaralı ve hastaları tedavi Nebi’de bulunan bir oda da beytülmâl yani devlet hazinesi olarak kullanılmaktaydı. 1

peygamber efendimiz zamanında mescid i nebi nin işlevleri nelerdir