🧩 Bir Zamanlar Çukurova Nın Hikayesi Gerçek Mi
Büyük bir servetin sahibi. Çukurova'nın en büyüğü, bu bereketli toprakların tek hükümdarı olmayı hedefleyen, bunun için her şeyi yapabilecek kadar hırslı, gözü kara bir adam.
ATV'nin sevilen dizisi Bir Zamanlar Çukurova'nın yeni bölüm 3. fragmanını izleyen izleyiciler Bir Zamanlar Çukurova Züleyha ölecek mi, idam mı edilecek, diziden ayrılıyor mu?
Demir, Çukurova’nın dört bir yanına asılmış ve üzerinde Adnan Yaman’ın el yazısı olan mektupların olduğu afişlerin toplatılmasını emreder. Uzaktan Demir’in öfkesini izleyen
Bir Zamanlar Çukurova dizisinde baskından sonra Demir’in ölüsünün bulunmaması Demir’in ölü ya da diri olarak kaçırıldığının ispatı. Şimdilik izleyici alışana kadar Demir karakteri senaryo da sıcak tutulsa da gerçekte kesin olarak Demir karakteri Bir Zamanlar Çukurova dizisine asla geri dönmeyecek. Bilindiği üzere
Bakın Bir Zamanlar Çukurova'nın Şermin'i Sibel Taşçıoğlu kaç yaşında.. Giriş Tarihi: 6 Haziran 2019 Perşembe 17:45 Güncelleme Tarihi: 6 Haziran 2019 Perşembe 17:51 ABONE OL
Bir Zamanlar Çukurova Gaffur kimdir? Bülent Polat 8 Mart 1979 tarihinde Tunceli'de dünyaya geldi. 1993 yılında "Yer Gösterme" ile başlayan profesyonel tiyatro yaşamı, 1994'te yine aynı tiyatroda "Sokak Kedisi" oyununda "yoldan geçen adam" rolüyle devam etti.
Bir Zamanlar Çukurova'da ayrılık gitgide yaklaştı! İzleri kaybolmayacak bir bölümle kapanışı yapacak 4 senedir ekranlarda varlık gösteren ve başrol ayrılığının en fazla
BirZamanlar Çukurova. Bir Zamanlar Çukurova, Tims&B Productions imzalı, ilk bölümü 13 Eylül 2018 tarihinde yayınlanan, yönetmenliğini Murat Saraçoğlu ve Evren Karabıyık Günaydın [1] 'ın üstlendiği, senaryosunu ise Yıldız Tunç, Atilla Özel, Ayça Üzüm ve Selena Çağlayan 'ın birlikte kaleme aldıkları Türk yapımı
Bir Zamanlar Çukurova, bu hafta 101. yeni bölümü ile ekrana gelmeye hazırlanıyor. Sevilen dizinin 101. yeni bölüm fragmanı yine büyük ilgi gördü. Peki Bir Zamanlar Çukurova'nın 101
GCCG. Oluşturulma Tarihi Aralık 20, 2018 1132Sürükleyici hikayesi ve güçlü kadrosuyla bu sezonun en çok dikkat çeken dizilerinden olan Bir Zamanlar Çukurova, ekran macerasına tüm hızıyla devam ediyor. Züleyha, Yılmaz ve Demir'in arasında geçen heyecan dolu olaylara yakın zaman önce Fekeli Ali de dahil olmuştu. Bir Zamanlar Çukurova'nın oyuncu kadrosunda kimlerin yer aldığını merak eden diziseverler, bu hususta bilgi almak adına internette araştırma yapıyor. Peki, Bir Zamanlar Çukurova oyuncuları kimdir?Yapımını TIMS&B Productions'ın, yapımcılığını ise Timur Savcı ve Burak Sağyaşar'ın üstlendiği 'Bir Zamanlar Çukurova' izleyicilerle buluşmaya devam ediyor. Perşembe akşamları yeni bölümleriyle ekranlarda olan dizinin oyuncu kadrosunda pek çok önemli isim yer alıyor. İşte, Bir Zamanlar Çukurova oyuncu kadrosu ve konusu...BİR ZAMANLAR ÇUKUROVA OYUNCULARIYapımcılığını TİMS&B Productions'ın üstlendiği "Bir Zamanlar Çukurova" dizisinin oyuncu kadorusu; Vahide Perçin, Murat Ünalmış, Uğur Güneş, Hilal Altınbilek, Bülent Polat, Sibel Taşçıoğlu, Turgay Aydın, Selin Yeninci, Selin Genç, Polen Emre, Mehmet Kara ve Serpil Tamur'dan oluşuyor. Ayrıca diziye yakın zaman önce 'Fekeli Ali' rolü ile Kerem Alışık da Perçin Hünkar Yaman1965 yılında İzmir'in Karşıyaka ilçesinde, Yunanistan göçmeni bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi. Babası kamyon şoförü, annesi ev hanımı olan Perçin, lisede grafik okudu, daha sonra İktisat Fakültesine girdi ama aklı oyunculuktaydı. Sınavlarına girdiği 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü'nü kazandı. Okul birincisi olarak bitirdiği DEU GSF Tiyatro Bölümü'nde, en büyük desteği hocası Özdemir Nutku'dan gördü. Okuldan mezun olunca Ankara'ya yerleşti ve AST'ye girdi. Daha sonra Devlet Tiyatrosu'nun teklifini kabul edip Adana'ya Perçin 2003'te başlayan Bir İstanbul Masalı dizisindeki Suzan Kozan rolü ile televizyon dünyasına adım attı. Gördüm ailesi İstanbul'a yerleşir. Hemen arkasından Hırsız Polis dizisindeki Fulya rölüyle seyirci karşısına çıktı. 2006'da İlk Aşk filminde Çetin Tekindor ile başrolü paylaştı. Vahide Perçin, 2007 yılından 2010 yılına kadar Annem adlı dizide Zeynep Eğilmez karakterini canlandırdı. Adını Feriha Koydum dizisinde başrol oyuncusu olarak Zehra Yılmaz karakterine hayat veriyordu; ancak sağlık sorunları nedeniyle 3. sezondan itibaren dizide yer Practice adlı dizinin uyarlaması olan Merhaba Hayat adlı yeni bir medikal dizide Yetkin Dikinciler, Seda Güven, Nihan Büyükağaç, Yasemin Sanino, Melike Güner ve Keremcem ile doktor rolünde oynadı. 13 Ocak 2013 tarihinde bu dizi yayından kaldırıldı. Muhteşem Yüzyıl dizisinde Hürrem Sultan karakterini canlandıran Meryem Uzerli'nin diziden ayrılmasından dolayı 3. sezonun son bölümünden itibaren Hürrem Sultan karakterini canlandırmıştır. Başarılı oyuncu son olarak Bir Zamanlar Çukurova'da rol alıyor. Vahide Perçin'in canlandırdığı karakterin özellikleri şöyle;Çukurova'nın en büyük beylerinden biri olan Demir Yaman'ın annesi. Adı gibi hükümran, adı gibi kararlı, dirayetli bir kadın. Oğlu Demir'in sahip olduğu toprakların hanım ağası, ırgatların büyükhanımı. Hünkar Yaman için Demir'den ve Demir'in itibarından daha değerli hiçbir şey yok. Tek dileği soylarının sürmesi ve oğlunun sahip olduğu bu toprakların ileride emin ellere geçmesi. Ama bir gün oğlunun itibarının sarsılmak üzere olduğunu anlar ve çok tehlikeli bir oyun Güneş Yılmaz AkkayaUğur Güneş, 1987 yılında Ankara’da doğmuştur. Ankara'da büyüyen ve üniversite eğitimini de Ankara Üniversitesi'nde tamamlayan başarılı oyuncu, televizyon kariyerine 'Yeniden Başla' adlı dizi ile adım atmıştır. 2013'de vizyona giren Şeytan-ı Racim isimli filmde "Emrah" karakterini canlandıran Güneş, TRT 1'de yayınlanan Diriliş Ertuğrul dizisinde "Tuğtekin" karakterini, İsimsizler dizisinde ise "Kaymakam Fatih" karakterini canlandırdı. Genç oyuncu son olarak Bir Zamanlar Çukurova dizisinde rol almaya başladı. Uğur Güneş'in canlandırdığı karakterin özellikleri şöyle;İstanbul'un yakışıklı, mütevazı ve iyi yürekli çocuğu, çalışkan bir aşık. Parada pulda şanda şerefte gözü yok. Hayatta en büyük dileği canından çok sevdiği Züleyha'sıyla evlenip mutlu bir yuva kurmak. Ama bir gün hayattan yediği bir darbe ile geleceği de hayalleri de tümüyle değişir. Sevdiği için elini kana bulayan Yılmaz'ın içine düştüğü kaçak hayatı onu hiç beklemediği yollara sürükler. Aşkı için her şeyi göze alan Yılmaz kaderine hükmedebilecek mi?Murat Ünalmış Demir Yaman1981 yılında Kayseri'de dünyaya gelen dizi ve sinema oyuncusu Murat Ünalmış, ortaokul dönemi sonrasında İstanbul'a gelmiştir. Lise yıllarında profesyonel olarak Fenerbahçe Spor Kulübü'nde basketbol oynamıştır. Ardından Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü'nden mezun olan Ünalmış, üniversite eğitiminden sonra Akademi İstanbul'da oyunculuk eğitimi almıştır. Bu eğitim sürecinin paralelinde; Hayat Bağları, Sınırlı Aşk, Kurşun Yarası dizilerinde ve “Üç Kadın”, “Deli Duran”, “Sen Ne Dilersen” adlı sinema filmlerinde rol Kırmızıgül'ün yönettiği Güneşi Gördüm filminde geniş kitlelerce tanınmış ve aynı yönetmenin filmi olan New York'ta Beş Minare filminde de rol almıştır. Yer gök aşk dizisinde başrol oynamıştır. Aynı dizide başrolü paylaştığı Birce Akalay ile evlenmiştir. Evlilikleri 1,5 yıl sürmüştür. TRT 1'de yayınlanan Sevda Kuşun Kanadında adlı dizide başrol oyuncu son olarak Bir Zamanlar Çukurova dizisinin kadrosuna dahil oldu. Dizide, 'Demir Yaman' karakterine hayat veren Ünalmış'ın canlandırdığı karakterin özellikleri şöyleBüyük bir servetin sahibi. Çukurova'nın en büyüğü, bu bereketli toprakların tek hükümdarı olmayı hedefleyen, bunun için her şeyi yapabilecek kadar hırslı, gözü kara bir adam. Ama babasından kalan bu uçsuz bucaksız toprakları günü gelince miras bırakacağı bir evladı yok. Demir, Züleyha'ya görür görmez aşık olur. Aşk Çukurova'nın bu yakışıklı ve hırslı beyini değiştirebilecek mi? Demir Yaman aşkı ve toprakları için gözünü ne kadar karartacak?Hilal Altınbilek Züleyha1991 yılında İzmir'de doğan Hilal Altınbilek, oyunculuk eğitimini İstanbul'da Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde almıştır. Bunun yanında Çağdaş drama topluluğundan ve Ali Haydar Elçığ'dan da oyunculuk eğitimi aldı. 'Derin Sular' dizisi ile ekranlara adım atan Hilal Altınbilek, bu dizide Şükrü Özyıldız ile başrolde yer yılında "Karagül" dizisinde Ece Uslu, Yavuz Bingöl ve Mesut Akusta ile başrolleri paylaştı. Burada 'Özlem' karakteri ile geniş kitlelerce tanındı. Güzel oyuncu son olarak Bir Zamanlar Çukurova dizisinde rol almaktadır. Genç oyuncunun canlandırdığı karakterin özellikleri şöyle;Talihin olanca güzelliği verip birazcık şansı ve kısmeti esirgediği, mütevazı, iyi niyetli ama gerektiğinde kararlı, inatçı olabilen, zeki bir genç kız. Parada pulda gözü olmayan Züleyha'nın en büyük hayali Yılmaz'la evlenip yuva kurmak ve mutlu olmak. Ama bir gün üvey abisi Züleyha'nın hayatını mahvedecek bir adım atar. Bu adımla darmadağın olan Züleyha'nın tek çaresi Yılmaz'la birlikte Adana'ya kaçmaktır. Ama kader Züleyha'yı sınamaktan vazgeçmeyecek, onu ölümden daha zor kararlar vermek zorunda Ali Kerem AlışıkKerem Alışık, 5 Haziran 1960, İstanbul doğumlu, Türk oyuncudur. Sadri Alışık ve Çolpan İlhan’ın oğlu olan oyuncu günümüze kadar birçok televizyon dizisinde rol aldı. İlk sinema filmi deneyimini, yönetmenliğini ve senaryo yazarlığını; gazeteci Savaş Ay’ın üstlendiği Dansöz ile yaşadı. 14. Kral TV Video Müzik Ödülleri’nin Berna Laçin ile sunuculuğunu yaptı. Gençliğinde bir süre Anadolu Üsküdar futbol takımında oynamıştır. Kariyeri boyunca pek çok sinema ve dizi projesinde yer alan başarılı isim son olarak Bir Zamanlar Çukurova'nın kadrosuna dahil Zamanlar Çukurova'da 'Fekeli Ali' olarak izleyici karşısına çıkan Kerem Alışık'ın canlandırdığı karakter, Yaman ailesinin düşmanı ve Yılmaz'la işbirliği yapan bir isim olarak dikkat KONUSU1970'li yıllarda, İstanbul'da evlenmeye hazırlanan iki gencin başına hiç hesaba katmadıkları bir olay gelir. Kader bu çifti, Adana'da Çukurova'nın uçsuz bucaksız coğrafyasına bırakıverir. Her şeye rağmen aşklarını yaşamaya kararlı bu çiftin kaderi, çiftliklerinde çalıştıkları Yaman ailesiyle tanıştıktan sonra sonsuza kadar için öldürmeyi göze almış "Yılmaz" ile sevgilisi yaşasın diye kendini bir evliliğe hapseden "Zülayha"nın hikayesi var "Bir Zamanlar Çukurova'da. Ama bu hikayede sadece ayrı düşen iki sevgili yok! Ailesinin görkemli geçmişini ve biricik oğlunu korumak için kanatlarını açmış bir "Hünkar"ın savaşı da var; aşık olduğu kadını tutsak etmeyi göze alan "Demir" de.
Bir Zamanlar Çukurova zirveyi kimseye kaptırmamaya niyetli, tebrikler… Dizinin de Total’de 15,10 reyting, 32,08 share ile; AB’de 11,29 reyting, 26,39 share ile ve 20+ABC1’de 14,12 reyting, 28,85 share ile her üç kategoride birinci… Konuk yazarım Gözde dizinin 15. bölüm izlenimlerini kaleme aldı. Öncelikle keyifli okumalar ^^ Ardından da yorumlarda buluşalım mı? Züleyha ile Yılmaz’ın İstanbul’da başlayan aşkla dolu hikayesi Adana’ya uzanmış, sonra da yarım kalmıştı. Hiç ayrılmayacaklarına inanırken kader onları ayrılıkların en büyüğüne mahkum etmişti. Üstelik Züleyha şimdi Demir’in karısıydı, oğulları ise Demir’in oğlu olarak büyüyordu. Peki bir gün bu ayrılık son bulabilecek mi, ZülMaz’ın hikayesi oğullarıyla birlikte devam edebilecek mi? Yine hüzün dolu bir bölümden sonra tek dileğim bir gün bu hikayenin devam edebilmesi. Büyük hayal kırıklığı Geçtiğimiz bölümü Yılmaz ile Demir’i birbirlerine silah doğrultmuş, Züleyha’yı ise aralarında kalmış bir halde bırakmıştık. Ne yazık ki Züleyha Yılmaz’ın hayatını korumak için canını yakma pahasına Demir’i mutlu edecek sözler söyledi. “Sana bir şey olsun istemiyorum. Ya mezara gireceksin ya hapse Demir. Seviyorum ben seni. Seviyorum. Benim sevgimin hiç mi kıymeti yok?” “Sen de kabul et artık Yılmaz. Aramızda ne yaşandıysa bitti. Ben Demir’i seviyorum kabul et. Git buradan, git.” Züleyha’ya kızamadım, Yılmaz bir kez daha acıların en büyüğünü yaşadı ama Züleyha da aynı durumdaydı. Nasıl da içi yandı o sözleri söylerken. Aslında Yılmaz’ın gözünün içine de bakamadı ama Yılmaz’ın bunu fark edebilecek hali kalmamıştı ki… En azından arabada Demir’den Yılmaz kendisine silah doğrultmadıkça O’na silah doğrulmayacağına dair söz aldı Züleyha, tek tesellim bu. Züleyha ve Demir oradan ayrıldıktan sonra Yılmaz bir anda hırsla cipine atladı ve onları takip etmeye başladı ancak birden bire başka yöne sapıverdi. İlk anda vazgeçti diye düşündüm açıkçası ama Fekeli O’ndan saatlerce haber alamayınca böyle olmadığı anlaşıldı. Demir, Yılmaz’ın yanındaki sözlerinden sonra Züleyha’nın O’nu sevdiğine inanıp yeniden güvenmeye başladı ki iyi de oldu, bu Yılmaz’a silah çekmemesinin haricinde, Züleyha’nın rahat rahat çiftlikten çıkmaya devam etmesini sağlayacak. Ancak Hünkar hâlâ O’na güvenmiyor, temkinli davranmayı tercih ediyor. Çünkü Züleyha’nın kaçıp gitmeyi başarması bütün planlarının bozulmasına, itibarlarının sarsılmasına sebep olacak. Nazire gerçekten hastalandı mı diye hastaneye telefon etmesi, Züleyha’yı göremeyince nerede olduğunu soruşturması, O’nun huğlara gittiğini duyduğunda doğru mu diye takip etmesi hep bundan. Hatta Züleyha’ya açık açık Demir’e ihanet edip etmeyeceğini bile sordu. Züleyha bunun asla olmayacağını, öyle biri olmadığını dile getirdi. Adnan bebeği alıp kaçtığında Yılmaz’a değil İstanbul’a gitmesi demek ki bu yüzdenmiş. Fekeli’den Demir’e gözdağı Yılmaz kayıpken Fekeli’nin hali tıpkı öz oğlundan haber alamayan bir baba gibiydi. Üzüntüsü, endişesi, öfkesi Yılmaz’ı ne kadar sevdiğini bir kez daha gösterdi. Bazen birini çok sevmek için kan bağı gerekmez işte böyle. O’nu o kadar çok seviyor ki Yamanların konağını basıp Demir’in karşısına çıktı ve hesap sordu. Nihayet Murat Ünalmış ile onları karşılıklı seyredebildik. Kerem Alışık karşısında kim olursa olsun sahnenin enerjisini yükselten bir oyuncu kesinlikle. Bu sahnede de Demir ile Fekeli’nin karşılıklı nefretlerini sonuna kadar hissettirdiler bize. Demir’in çok önemli misafirlerinin yanında böyle bir olay yaşanması da iyi oldu, hem Yılmaz’la arasında bir husumet olduğu da başkaları tarafından bilinmeye başladı. “Bana bak Yaman’ın Demir’i. Tehdit küçük adamların işidir. Fekeli tehdit etmez. Ya icabına bakıp hesabı keser ya da Allah’a havale eder. Ben senin babanı da Allah’a havale etmiştim. Ama o demin söylediğin sözü kendine yakıştırmayı tercih etti.” Bu olaydan sonra Demir Haminne’nin sözleriyle Fekeli’nin geçen gün konağa geldiğini de öğrendi ancak Hünkar’ın çabalarıyla O’nu ciddiye almamayı tercih etti. Hem Fekeli’nin konağı bastığında söylediklerinden, hem de Haminne sayesinde Adnan Yaman’la Fekeli ilişkisine dair bir gerçeği daha öğrendik Adnan Fekeli’ye silah çekip öldürmekle tehdit etmiş. Alzheimer olanlar genellikle eskiyi çok iyi hatırlarlar. Keşke bu sözlerini ciddiye alsalardı da hakikati öğrenselerdi. Özellikle Hünkar’ın öğrenmesini çok istiyorum. Belki Fekeli’nin ailesinin kazayla ölümünde bile parmağı var ve vicdan azabı çekmeli. Fekeli’nin daha sonra Demir’in bir şey yapmadığını öğrendiğinde arayıp Hünkar’dan özür dilemesi ise tam O’na yaraşır bir hareketti. [wp_ad_camp_1] Meğer Yılmaz kaza yapmış. Fekeli’nin olay yerine gidip O’nu bulduğu andaki, ardından hastanedeki acısı yürek dağlayacak cinstendi. Zaten iki evladını kaybetmiş hem de araba kazasında, bir kez daha aynı acıyı yaşadı. Kerem Alışık da güzel ağlayan adamlardan. Ama yine de Fekeli bir daha hiç acı yaşamasın. Yılmaz’ın durumu ağırdı ve hayati tehlikesi vardı. Züleyha bunu Demir ve Hünkar’la birlikte kahvaltı sofrasında öğrendi. Duyar duymaz öyle üzüldü ki bunu gizleyemedi. Zaten ikisi de kalbinde Yılmaz olduğunu biliyor ve Züleyha’yı orada tutmak için bu gerçeği görmezden gelmeyi tercih ediyorlar. Demir de sanayi bakanından davet almıştı ve birkaç günlüğüne Ankara’ya gidecekti. Aklımdan hemen o Ankara’dayken Züleyha bir yolunu bulur Yılmaz’ı hastanede görmeye gider diye geçti. ZülMaz <3 Beklediğim gibi oldu ve Züleyha Sabahattin’den yardım istedi. Hünkar buna ihtimal verse de engel olamadı çünkü iyi bir plan yaptılar. Züleyha akşam Hünkar’ın ilacını uyku ilacıyla değiştirdi ve O’nu uyutup Sabahattin’le birlikte hastaneye gidip doktor ve hemşire kılığında Yılmaz’ın odasına girdiler. Fekeli o esnada orada değildi, keşke geldiklerini görseydi. Züleyha başucunda Yılmaz’a gerçekleri anlattı, O’nun elini tuttu, yüzünü sevdi ama ne yazık ki Yılmaz hiçbir şeyi fark etmedi. İsterdim ki Züleyha odadan çıktığında Yılmaz gözlerini açsın ve her şeyi duymuş olduğunu anlayalım. Ama ne yazık ki gerçekleri öğrenmesi başka bahara kaldı yine. “Sen şimdi uyansan, ben sana her şeyi anlatsam. Gitsek buradan, oğlumuzu da alıp gitsek. Kimse bizi bulamasa…” Züleyha ile Sabahattin’in dönüşte arabada konuştukları ışığında Züleyha’nın bu gerçeği uzun süre daha saklayacağını düşünüyorum. Çünkü Sabahattin gibi O da Yamanlardan ve özellikle Demir’in yapabileceklerinden çok korkuyor. Adnan’ın kendi oğlu olmadığını öğrenirse ikisini de yaşatmayabilir, doğru. Züleyha bir yandan da kendisini çok sevdiği için Demir’e acıyormuş. Demek bu yüzden O’na rahat rahat gülebiliyor, O’nunla sohbet edebiliyor. Şimdi diyeceksiniz ki psikolojik ve fiziksel şiddet görüyor, nasıl sevdiğini düşünüp O’na acıyor? Unutmamalıyız ki 70’lerde erkeğin kadına uyguladığı şiddet çok daha normal karşılanıyordu. Yılmaz hayati tehlikeyi atlatıp gözlerini açtı. Zaten Züleyha’nın Adnan bebeğe söylediği gibi dayanıklıydı Yılmaz ve onları bırakmazdı. Başına bu kadar bölümde neler neler gelmedi ki, dayanıklı olmasa ayakta kalabilir miydi? Yılmaz gözlerini açtığında Fekeli’nin sevinci de öyle güzeldi ki. O’nun o coşkulu sevinci benim de sevincimi katladı yaşayacağından emin olduğum halde. Yalnız Uğur Güneş’in o ana kadar ki yokluğu ciddi bir boşluk yarattı. Oyunculuğunu, ses tonunu özletti. Bu arada Adnan bebek değişmiş. Eski tombik yanağı özleyeceğim. Ama bu yeni bebiş de çok güzel gülüyor ve “Aynı babası.” ^^ Fekeli, Yılmaz’ın arabasını Demir’in bozdurduğunu düşünüyordu ancak ustalar öyle olmadığını söylemişlerdi. Zaten Yılmaz da yaşadığı acının etkisiyle hızlı giderken direksiyon hakimiyetini kaybedip kaza yapmış. Kaza sahnesini çekimleri açısından da beğendim, inandırıcıydı. Gaffur her zamanki gibi hayattaki en sevdiği iki şeyin peşindeydi bu bölüm Yemek ve para. Bir tepsi baklavaya öyle iştahla yumuldu ki canım baklava çekti. ^^ Yılmaz’ın kaza geçirip hastanede yattığını da duydu ve O’nu öldürmeye karar verdi, böylece Demir’den yüklü bir bahşiş koparmayı hedefledi. Ama tam Yılmaz’ı yastıkla boğacakken doktor odaya girdi de Yılmaz ölümden bir kez daha döndü. Tabii Fekeli’ye yakalandı ve iyi bir dayak yedi. Yılmaz’a onca ettiğinden sonra bu dayağı hak etmişti. İçimin yağları eridi O’nun bu halini görünce. Yalnız konaktakilere anlattığı hırsız kovalama hikayesine gerçekten inanan var mıdır, hiç sanmıyorum. Yılmaz da bunu duyunca O’nun kendi başına iş çevirdiğini anladı tabii. Neyse ki Demir de kendi başına bu çevirdiklerini öğrenmedi yoksa bir posta da O’ndan dayak yerdi. Saniye az kalsın Hünkar’la kadın doğumcuya gidecekti ama son anda o sabah adet gördüğünü söyleyerek yırttı. Züleyha bu durumdan tek şüphelenen oldu ve bunu Hünkar’la paylaşırken Saniye duydu. İnşallah Züleyha’dan bu yüzden intikam almaya kalkışmaz. Sonuçta günlerdir gerçeği fark ettiği halde yalan söylemeye devam eden kendisi. Gülten de yalan söylediğini öğrendi ancak işin aslını dinlemeden Saniye’ye sitem etmeye kalktı. Bir de bu yüzden Yılmaz’ın yanından ayrıldığını söylemez mi? Saniye haklı, sanki orda kalsa Yılmaz O’nu alacaktı. Fadik’in de Demir ve Hünkar’a ZülMaz’ı gördüğünü söylemesi işe yaramamış olsa gerek kendisini değil konakta, bölüm boyunca hiç görmedik. Hünkar, Saniye ve Gülten’le birlikte bahçeye gül dikti. Dikimin başında bulunmak istemesi normal ama koskoca çiftlikte bu işi yapacak bir bahçıvan yok mu? Neden her işe Saniye ve Gülten koşturuyor? Bir de Saniye yaprak sararken Züleyha ile birlikte O’na eşlik ettiler. Koskoca hanım da olsalar böyle yapmaları onların çalışanlar tarafından daha çok sevilmesini sağlıyor. Saniye hiçbir zaman Züleyha’yı sevmeyecek gibi, o ayrı bir konu. Sinsirella Şermin Sabahattin’in çektirdiği fotoğrafların negatiflerini ele geçirmek için geceleyin gizlice muayenehanesine girdi ama başarılı olamadı. Sabahattin’in böyle bir hata yaptığını düşünmesine şaştım doğrusu. Boşanmayı kafasına koyan biri elindeki en büyük kozu güvenceye almaz mı? Füsun da sonunda Veli hakkındaki gerçeği Şermin’den öğrendi. Ama benim istediğim gibi sattığı arsanın parasını kaptırmamıştı henüz. Kaptıracaktı ki daha fazla pişman olacaktı ve bir daha her önüne gelene inanmamayı öğrenecekti. İkisi Veli ile yüzleşmeye karar verdiler ama Füsun’un misafirleri gelince yüzleşmeye Şermin tek başına gitti. Şermin kendi aptallığına bakmadan Veli’yi tehdit etmeye kalktı, paralarını alamadı ama dört ayak üstüne düştü ve Züleyha ile Yılmaz’ın aslında sevgili oldukları gerçeğini öğrendi. Ne güzel Şermin bu kozu Hünkar’a karşı kullanacak, Hünkar kısa bir süre de olsa korku yaşayacak diye sevinmiştim ama Hünkar anında çözüm buldu ve fotoğrafların negatiflerinin elinde olduğunu söyledi. Açıkçası ben blöf yaptığını değil gerçeği söylediğini düşündüm, çünkü Hünkar bunu yapardı. Ama meğer o negatifler Adnan’ın fotoğraflarıymış. Büyük Hanım olmak bunu gerektirir. Şermin haliyle ağzını kapalı tutmak zorunda. Ama ben yine de Füsun’a gerçeği söyleyeceğini ve böylece gerçeğin Adana’da duyulacağını düşünüyorum. Tabii ki Züleyha bundan dolayı Şermin terbiyesizinin dediği gibi kimsenin artığı falan değil ama bu gerçek Demir ile Hünkar’ın başına iş açabileceği için duyulsun istiyorum. Günümüzde maalesef hâlâ böyle düşünen insanlar var. Hiçbir kadın birinin eski sevgilisi ya da karısı diye artık değildir. Herkesin mutsuz olduğu bir ilişkiden vazgeçmeye hakkı var, bu hak sadece erkeklere verilmiş bir hak değil. Erkek kadından üstün bir varlık değil, bunu artık kabul edelim. Şermin bir de Hünkar’ın isteğiyle Gülten’e hırsız diye iftira attığı için tüm çalışanların önünde O’ndan özür dilemek zorunda kaldı. Gülten’in bu konuda aklanmasına sevindirici. [wp_ad_camp_1] Veli hem Züleyha’nın zümrüt kolyesini zorla aldığı, hem de kumar borçlarını ödemediği için iki posta dayak yedi. Züleyha’ya yaptıklarından ve O’nun kaderini değiştirdiği için o kadar sevindim ki bu duruma. Artık Adana’da barınamaz, İstanbul’a geri döner de herkes bir dolandırıcıdan kurtulmuş olur. Ya da belki Füsun’u tekrar kandırır kim bilir? Hünkar’a Züleyha konusunda çok kızsam da, kolye olayında dolayı Veli’ye bu yaptığı, Saniye ve Gülten’e olan merhametli yaklaşımlarından dolayı O’ndan nefret edemiyorum yine de. Yalnız bu bölüm kendisi hâlâ güvenmediği ama Demir itimat ettiği için Züleyha’yı kıskandığı da dikkat çekti. Tipik erkek annesi, kayınvalide davranışını tekrar gördük. Yılmaz hastaneden çıktıktan sonra çırçırdaki işçiler O’nu öyle bir sevinçle karşıladılar ki… Fekeli’nin de belirttiği gibi böyle bir sevgi kolay elde edilmiyor. Yılmaz işçilerine olan yaklaşımıyla bunu sonuna kadar hak etmiyor mu sizce de? Yılmaz daha sonra huğlara Nazire’yi ziyarete gitti ve O’nunla ailesini de yanına aldı. Züleyha da bunu öğrendi ve bu yaptığı için Yılmaz’la gurur duydu. O’nun Yılmaz’ı böyle iyi yürekli bir adam işte. Nazire’nin kızını, huğlardan bir çocuğu ilk defa okula giderken gördük. Eğer daha evvel okula gitmiyorsa Yılmaz ve Fekeli bir kız çocuğunun geleceğini de değiştirmiş oldular. Bu bölümde de o yılların toplumsal olaylarına dair bir şey göremedik. Sadece aşk ve intikam hikayesi değil, dönemin hikayesini de görmeliyiz. Bunlar doğru kullandığında da ana hikayeye de katkısı olacaktır, tıpkı anarşistler – patlama olayında olduğu gibi. Demir Züleyha’ya kırmızı bir elbise hediye etti ve kulübü kapattırıp O’nu yemeğe götürdü. Benim ilk anda aklıma nişan gecesi söylediği gibi Züleyha ile sabaha kadar dans etmek istediği geldi ama meğer Züleyha’nın doğum günüymüş. Pasta geldiğinde Züleyha’nın aklına Yılmaz’la kutladığı bir doğum günü geldi ve yüzü düştü hemen. Kenetlenmiş ayrılamaz kalbimizde ellerimiz ZülMaz’ın aşklarının geçmişine dair yeni bir sahne görmek güzeldi. Kaç bölümdür onları böyle görmeyi özleyen bizlere ilaç gibi geldi. Züleyha o gün mumları üflerken Yılmaz’dan hiç ayrılmamayı dilemiş. Eminim bu defa da O’na kavuşmayı diledi. O esnada Yılmaz da Züleyha’nın yanında olamadığı için üzgündü. Fekeli ile dertleşti. Burada Fekeli’nin söylediği şu cümle sadece kendilerini değil Züleyha’yı da anlatıyordu “Acısı çok olanın gülüşü güzel olur. Bak bize.” Demir Züleyha’ya doğum günü hediyesi olarak üstü açık kırmızı bir spor araba almış. Açıkçası burada da yine bir flashback görmeyi ve Yılmaz’ın aldığı ucuz, küçük bir hediyeyle bundan kat be kat mutlu olan Züleyha’yı görmek isterdim. Yalnız itiraf etmek gerekirse araba şahane. ^^ Hünkar da bu arabadan dolayı Züleyha rahatlıkla Adnan’ı da alıp kaçar diye düşünmekte çok haklı ama Züleyha yakalanmaktan kurtulamıyor, kaçmayı bir daha deneyeceğini sanmıyorum. En fazla belki ilerde Yılmaz gerçekleri öğrendiğinde O’nunla buluşmaya gider. Büyük mücadele Fekeli’nin artık önüne bakması yönündeki sözlerini dinleyen Yılmaz işlerine yoğunlaştı ve kurduğu sanayi odasının başkanlık seçim günü geldi çattı. Tabii ki tek aday değildi, Demir de son anda gelip adaylığını koydu. Seçim sonuçları başa baş gitti. Eee yıllardır Demir’in de arzuladığı bir şeydi bu ama Yılmaz O’ndan daha hızlı davranmıştı. Bölüm son zarf açılacakken bitti. Muhtemelen Yılmaz bir oy farkla başkan seçilip iş hayatında Demir’e karşı ilk ciddi zaferini kazanacak. Yıllardır Çukurova’ya ekmek kazandıran Demir kazanmalı diyenler olacaktır elbet, bu düşünceye katılmıyor değilim. Ama Yılmaz da başkanlığı hak ediyor, kısa sürede neler yapabileceğini gösterdi onlara. Bölüm sonunda Yılmaz’ın zafer kazanacağına inançlı ama buruk bir sevinçle kalktım ekran başından. Çünkü bu güzel hikayenin kahramanları ZülMaz’ı sadece flashback’lerde mutlu görebiliyoruz artık. Onları yeniden mutlu görebilmek umuduyla haftaya yeni bölümde görüşmek üzere. Dizi ile ilgili diğer yazılara göz atmak isterseniz İzledim / Bir Zamanlar Çukurova kategorisini ziyaret edebilirsiniz.
Dizide aşkı için öldürmeyi göze almış "Yılmaz" ile sevgilisi yaşasın diye kendini bir evliliğe hapseden "Züleyha"nın hikayesi anlatılıyor. Ama bu hikayede sadece ayrı düşen iki sevgili yok! Ailesinin görkemli geçmişini ve biricik oğlunu korumak için kanatlarını açmış bir "Hünkar"ın savaşı da var; aşık olduğu kadını tutsak etmeyi göze alan "Demir" de! Ve elbette sınırsız aşkların coğrafyasında, geçmişten bugüne uzanan hesaplaşmalar, paylaşılamayan topraklar da! Aşkın sınırsız, kavganın ölümüne, umudun inadına yaşandığı Çukurova'da ihtiras ve zorbalık sınavlarından geçen bir aşkın hikayesi. 1970'li yıllarda, İstanbul'da evlenmeye hazırlanan iki gencin başına hiç hesaba katmadıkları bir olay gelir. Kader bu çifti, Adana'da Çukurova'nın uçsuz bucaksız coğrafyasına bırakıverir. Her şeye rağmen aşklarını yaşamaya kararlı bu çiftin kaderi, çiftliklerinde çalıştıkları Yaman ailesiyle tanıştıktan sonra sonsuza kadar değişir.
bir zamanlar çukurova nın hikayesi gerçek mi